tek ateş hakkına sahip yazarların ütopya ile distopyanın birbirine karıştığı bir anda soracağı sorudur.
“onu bunu siktir et de, 2. dünya savaşı zamanında bir yanda işkence kamplarında sabun yapılan milyonlarca insan çığlıklar içinde can verirken bir yandan senin yüceliğinden dem vuran insanların olması nasıl bir histi?”
herhalde bu sorunun bir cümlelik bir cevabı olsa, 1000 cümlelik arka planı olur.