temples

cisi gelen sanat tarihcisi
size bu müzik grubundan bahsederken, bu grubu görebilmek için ne tür zorluklara katlandığımı anlatacağım.

2012'de, İngiltere'de parlaşamış ve Liam Gallagher tarafından desteklenen, Psychedelic rock, neo-psychedelia türünü icra eden, şirin mi şirin bir müzik grubu bu.


Sun Structures ve Volcano isimli 2 stüdyo albümü bulunan bu grubumuzun, 2 şarkısını sizinle paylaşayım önce.






Sene 2016, aylardan Mart olması gerek, Radyo programı yapıp eve döndüğüm o güzel günün ardından, Chill Out'a gelecek müzisyenler belli olmuş, Cigarettes After Sex, Temples, Parra For Cuva ve Ah! Kosmos'u duyunca burs paramdan o gün gidip bileti alıp, Mayıs sonunu beklemeye başlamıştım.
Mayıs sonu geldi, fark ettim ki 70 lira param var, zaten Hadımköy'den Konser alanına gitmek 20 lira tuttu, kaldı 50 lira ve 2 günü orada nasıl geçireceğim hiçbir fikrim yok.

"En azından bari gece şurada Temples izlesem de oradan otostopla eve dönsem..." kafasına eriştim, karnım aç, susuzum.
Gidip bir şeyler alayım dememle kendimi yemek yerlerinin olduğu yerde bulmam bir oldu, ama o da ne?! Jeton geçiyor burada! Ve jetonların en ucuzu da 100 lira ile başlıyor.

4 tane veriyorlarmış, "A-ha! Aç susuz kaldık!" dedim. Düşündüm kara kara ne yapacağım diye düşünmeye, aileme söylemeye cesaretim yok, oraya en yakın insan bana Sigur Ros biletini almış bir ablam lakin ona da söyleyesim yok, zira ayıp "Ben kaldım yardım et!" diyemem

O sırada alternatifleri sıralıyorum kafamda, konser alanını terk edip bir metrobüse atlamak, amaçsızca Kadıköy'ü gezip eve dönmek.
Direkt eve dönmek.
Biraz daha konser alanında takılıp eve dönmek....


O sırada ben çimenlere uzanmış, şarjımın son damlalarını da tüketirken, yan tarafımdan "Merhaba!" diyen eşcinsel bir çifte rastladım.

"Merhaba..." diye karşılık verdim ve konuşmaya başladık. "Sizi Efes Pilsen One Love'da görmüştüm!" dedi bir ilk merhaba diyen.

"Karıştırıyorsunuz..." diye başladım ki görme olasılıkları yüksek, Slowdive konserinde "EN ÖNÜ KAPMAM LAZIM KAN ÇIKARTIRIM" kafasında idim.
Derken sağ olsunlar, önce bol bol su verdiler, sonra da meyve suyu koydular bana. Ben de fondip yaptım, bir tane daha istedim.Sonra fark ettim ki içerisinde votka varmış. Derken 4 oldu... Sonra fark ettim ki içerisinde votka varmış.

Aç karnına bir güzel çarptı beni, zaten güneşli hava... Adamlar "Kardeşim al, biz pizza yiyoruz sen de ye..." falan diyorlar, zaten adamların votkasını sömürdüm, bir de üzerine yemeklerini mi yiyeyim?!

"Teşekkür ederim, biraz iyi hissetmiyorum güneş çarptı sanırım." dedim, yanlarından ayrılmak için izin istedim.
"Buralardayız, tekrar gel... Umarım Shoegaze grubunu kurarsın.." dedi adamcağız.

*EĞER BİR GÜN BUNLARI OKUR İSEN, HALA KURAMADIM AĞABEYİM.*


Her neyse, midem bulanmış, açlıktan gözüm dönmüş vaziyette saat 5'i yaptım. Ne yapacağım, ne edeceğim derken, sahnenin önüne doğru yaklaştım.
Bilmediğim bir müzik grubu vardı sahnede, hiç hoşuma da gitmemişti aslında.

Ama o da ne, o an yerde bir şey parıldadı gözüme, önce rüya falan diye düşündüm ama hayır; gerçekti. Yerde bir oraya bir buraya sürüklenmeye başlamıştı.

O gün bulduğum 200 lira ile önce karnımı doyurdum, Temples'ı izledikten sonra bir de taksi ile gece 3 civarı kendimi evime bıraktırdım.


Temples yüzünden böyle aç kalmayı göze aldım zamanında.