Murat Uyurkulak'ın iki kitabı. birincisi bir intikam romanı, ikincisi bir kıyamet romanı. bu romanlarda “göze göz, dişe diş” mantığı güdüyor. birçok güzel cümle var. Tol, 12 eylül romanı. har, son dönem siyaseti daha baskın. küfürlü olanları eledikten sonra kalanlardan en sevdiğim, '' bir öpücük versene...'' cümlesi.
Önce Tol'dan bir alıntı (s. 96):
“Yaşıyor mu?” dedim, darmadağın, yorgun.
Şair endişeyle bakıyordu bana.
“Yaşıyor mu?” diye sordum tekrar.
“Evet.”
“Nerede şimdi?”
“Bir dağın tepesinde.”
“Hangi dağın?”
“Gabar'ın.”
Titremeye başladım.
Küçük bir çocuğunki gibi çıktı sesim:
“Ne yapıyor orada?”
Şair ciddiydi, heyecanlıydı, duygulanmıştı.
Tanrılar konuştu:
“İntikam alıyor.”
Har'dan bir alıntı (s. 90):
“Yola böyle çıkan, ömrü seyahatinde iflah olur mu?”
“Olmaz mı?”
“Olur elbet Numune, niye olmasın? Kanı kan temizler, çiviyi çivi söker…”
Önce Tol'dan bir alıntı (s. 96):
“Yaşıyor mu?” dedim, darmadağın, yorgun.
Şair endişeyle bakıyordu bana.
“Yaşıyor mu?” diye sordum tekrar.
“Evet.”
“Nerede şimdi?”
“Bir dağın tepesinde.”
“Hangi dağın?”
“Gabar'ın.”
Titremeye başladım.
Küçük bir çocuğunki gibi çıktı sesim:
“Ne yapıyor orada?”
Şair ciddiydi, heyecanlıydı, duygulanmıştı.
Tanrılar konuştu:
“İntikam alıyor.”
Har'dan bir alıntı (s. 90):
“Yola böyle çıkan, ömrü seyahatinde iflah olur mu?”
“Olmaz mı?”
“Olur elbet Numune, niye olmasın? Kanı kan temizler, çiviyi çivi söker…”