türk şiirinde erotizm

turuncu gemi
yazık ki toplumumuzda bazı kadınlar ve erkekler kybele heykeli gördüklerinde bile utanmaktadırlar. oysa kadın bedeni muhteşem bir varlıktır ve utanılacak hiç bir yanı yoktur. aksine en güzel şiirlerle övülmelidir. şiirimizde buna iki ayrı şairden iki ayrı şiirle örnekler vermek isterim.

"böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
en uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
bütün kara parçalarında
afrika dahil

aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
yatakta yatmayı bildiğin kadar
sayın tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
bütün kara parçaları için
afrika dahil

senin bir havan var beni asıl saran o
onunla daha bir değere biniyor soluk almak
sabahları acıktığı için haklı
gününü kazanıp kurtardı diye güzel
birçok çiçek adları gibi güzel
en tanınmış kırmızılarla açan
bütün kara parçalarında
afrika dahil

birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
bütün kara parçalarında
afrika dahil

burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
aklıma kadeh tutuşların geliyor
çiçek pasajında akşamüstleri
asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
bütün kara parçalarında
afrika hariç değil"

cemal süreya

misafir

bir gece misafirim olsan yeter,
dolar odama lavanta kokusu;
soğur sevincinden sürahide su.
ay pencerede durup durup güler.

havva kızlarının en dilberini
görsün diye aya karşı soyunsan!
okşasam, öpsem, koklasam bir zaman,
vücudunun ürperen her yerini.

teneffüs eder gibi seviştikçe,
doğacak çocuğum aklıma gelir;
şiir söylerim saadete dair,
odama misafir olduğun gece.

cahit sıtkı tarancı
turuncu gemi
çıplak

bereketli göğüslerin
dudakların aşkla ıslak
cennetten kovulan ırmak
yatağımda çırılçıplak
her gece gürül gürül ak
yıkık yönlerimi götür
umutsuzluğumu yıka
yarına beni değiştir
geldiğin yerlerim yeşil
gittiğin yerlerim kurak

necati cumalı
turuncu gemi
en güzel örneklerinden biri, yeni türkünün de muhteşem şekilde bestelediği, turgay fişekçi'nin ''asmaların dansı'' şiiridir;

yağmurlu günlerde seviş benimle
kuşlar çinko damı gagalarken
tenimin kokusunu değiştiren yağmurlarda

sıcak öğlesonlarında seviş benimle
buhurlar tüterken tenimden
yanan toprağın buğusu soluğumken

bahar günleri dereboylarında seviş benimle
kestane saçlarında kelebekler asılıyken
yaz geceleri kurumuş dere yataklarında
sıcak kumlar yatağımız , söğütler çatımız , duvarımızken

ne olursa olsun sabahları seviş benimle
dinlenmişliğin gücü kaslarında
içinde ne varsa dökmenin hazzıyla saran
sonra ilk kez görür gibi algılaman için
her sabah öylece bırakayım seni dünyaya

kol kıvrımımdan öp beni
tüylerimin arasında yollar açan dudaklarınla
mavi damarlarımdan

bileklerimden öp beni
nabzımın tıpırtısı tavşan dudağını titretsin
öpüşten bilezikler kollarımda

parmaklarımın ucundan öp beni
soyulmuş yumurta beyazlığındaki etimden
öpüşlerin yanıp geçen bir ışık değil
uzun yazların güneşi gibi kalsın tenimde

asma bahçelerde gezerken omzuna değen elim
kristal taneler gibi döküverir seni toprağa
basma entarinin çıplak altı ter ter istek
altımda canlı , bulunmaz bir yumuşaklık
sırtımı göğe dayayıp beni ezen
memelerini emerken , bacaklarını kıstığında
solumaların volkanik lavlar
sen bitersin başlar asmalar
açıp kollarını dans etmeye
neyimi beğenir bilmem
bırakmaz beni
yeşil , filiz dudakları
geniş yapraktan elleri
dönerken çevremde
sürünür boynuma
göğsüme
sallar memelerini salkım sal
-kım
hangisi tatlı , bir de bundan em bakalım!