Sanırım son zamanlarda yaşadığım durum.
Umursamaz biriyim, umursanmamayı bile umursamam ama bu öyle garip bir şeymiş ki... sinirlerimi tepeme çıkartmayı başarıyor.
Belki o bilmez ama ona gideceğimi derken ağlıyordum, beni kararımdan tek bir şey dönderecekti. O da; onun bana gitme demesi. Onun yerine bir başkası gitme dedi, tabii bir nebze de olsa kararımdan dönmem sağlandı. İkisinin gözümde bir farkları yoktu elbette ama artık o farkı görüyorum.
Şimdi gemileri yaktım, bekliyorum. Son bir bekleyiş, ya o ya ben. Seçimini yapmak zorunda.
Ya acunay gidecek sonsuza dek, ya da o pislik yalancı.
İnsanı düşünceden düşünceye sürükleyen histir.
Otobüste ayakta bir tek ben kalınca herkesin bana baktığını düşünüyorum. O yüzden de bir köşeye geçip sıkı sıkı tutunuyorum ve dengemi kaybetmemek için elimden geleni yapıyorum.
Aniden dengemi kaybetsem herkesin beni parmak ile gösterip "dengesiz, daha dengede bile duramıyor hahahaha..." deyip güleceğini düşünüyorum.
Tabii sonrasında yüzümün ve kulaklarımın kıpkırmızı olacağını da düşünüyorum.
Bu sadece bana mı oluyor yoksa, size de oluyor mu?
Otobüste ayakta bir tek ben kalınca herkesin bana baktığını düşünüyorum. O yüzden de bir köşeye geçip sıkı sıkı tutunuyorum ve dengemi kaybetmemek için elimden geleni yapıyorum.
Aniden dengemi kaybetsem herkesin beni parmak ile gösterip "dengesiz, daha dengede bile duramıyor hahahaha..." deyip güleceğini düşünüyorum.
Tabii sonrasında yüzümün ve kulaklarımın kıpkırmızı olacağını da düşünüyorum.
Bu sadece bana mı oluyor yoksa, size de oluyor mu?
Rakının yanında her daim olması gereken bir meze mi desem yeşillik mi desem bilemediğim lezzet harikasıdır.
Öylesine lezzetli ki, sadece deniz börülcesi yediğim anları bile hatırlarım.
Ekşisi ve sarımsağı tam ise eğer... işte o an dünyalar benimdir.
Öylesine lezzetli ki, sadece deniz börülcesi yediğim anları bile hatırlarım.
Ekşisi ve sarımsağı tam ise eğer... işte o an dünyalar benimdir.
Popcorn kadir'in vasiyeti olan bir saçmalık.
Söylemesi ayıp değildir ama bu herifin ölüsü kesin b*k kokuyordur, o yüzden onun cenazesine bile gidilmez.
Kaldı ki atatürk'ü seven cenazesine gelmesinmiş, ulan deli, sen kimsin ki senin cenazene geleyim diyorum ölüsüne.
Bu pislik herif yaşarken de bunları söylediğim için çevremden çok tepki almıştım, çünkü; çevremin çoğu atatürk düşmanı ve çoğu da bu pislik herifin cenazesine gitmeye niyetli insanlar.
Söylemesi ayıp değildir ama bu herifin ölüsü kesin b*k kokuyordur, o yüzden onun cenazesine bile gidilmez.
Kaldı ki atatürk'ü seven cenazesine gelmesinmiş, ulan deli, sen kimsin ki senin cenazene geleyim diyorum ölüsüne.
Bu pislik herif yaşarken de bunları söylediğim için çevremden çok tepki almıştım, çünkü; çevremin çoğu atatürk düşmanı ve çoğu da bu pislik herifin cenazesine gitmeye niyetli insanlar.
Seçime gidecek olan partilere yeni umutlar sağlayan karardır.
Herhangi bir siyasi parti ile işim yok ve bu yüzden de hiçbir partiyi desteklemiyorum.
Kimsenin de kazanması taraftarı değilim fakat birisi kazanmak zorunda.
Umarım bu seçim bir an önce gelip geçer de bütün partiler sesini keser.
Ardı ardına şehit verdiğimiz şu günlerde bu tarz saçma bir şey ile zihnimin meşgul olmasını istemiyorum.
Herhangi bir siyasi parti ile işim yok ve bu yüzden de hiçbir partiyi desteklemiyorum.
Kimsenin de kazanması taraftarı değilim fakat birisi kazanmak zorunda.
Umarım bu seçim bir an önce gelip geçer de bütün partiler sesini keser.
Ardı ardına şehit verdiğimiz şu günlerde bu tarz saçma bir şey ile zihnimin meşgul olmasını istemiyorum.
Ense kökümde güzel mi güzel bir ağrı var. Bunun sebebini bilmiyorum ama dayanacak gücümün kalmadığını biliyorum.
Son 4 yıl içerisinde çok fazla ölüm gördüm. Hepsi de candan öte olanlarımdı. Bugün bir ölümü atlattım gibi ama tam atlattım denemez.
Onun ölümle yaşam arasındaki farkı bir adım. Bir ayağı yaşamda, bir ayağı ölümde.
Yaşı daha çok küçük, bu yaşta ölmesine gönlüm razı değil. Bir sağlıkçı olarak onun hayata dönmesi için hiçbir şey yapamadığım aklıma geliyor da... beynimin her bir köşesi yanıyor.
Ne demek ya, onun durmuş olan o küçücük kalbini çalıştıramamak ne demek? Dakikalarca oksijensiz kalması ve beyninde kalıcı bir hasar olabilitesi ne demek?
Üzgünüm küçüğüm, belki sana daha erken gelebilirdim ama gelemedim. Cidden, çok üzgünüm.
Son 4 yıl içerisinde çok fazla ölüm gördüm. Hepsi de candan öte olanlarımdı. Bugün bir ölümü atlattım gibi ama tam atlattım denemez.
Onun ölümle yaşam arasındaki farkı bir adım. Bir ayağı yaşamda, bir ayağı ölümde.
Yaşı daha çok küçük, bu yaşta ölmesine gönlüm razı değil. Bir sağlıkçı olarak onun hayata dönmesi için hiçbir şey yapamadığım aklıma geliyor da... beynimin her bir köşesi yanıyor.
Ne demek ya, onun durmuş olan o küçücük kalbini çalıştıramamak ne demek? Dakikalarca oksijensiz kalması ve beyninde kalıcı bir hasar olabilitesi ne demek?
Üzgünüm küçüğüm, belki sana daha erken gelebilirdim ama gelemedim. Cidden, çok üzgünüm.
Hangi firmaya ait olursa olsun, ulaşması ve bağlanması sırat köprüsünde geçmekten daha zor ve uğraştırcı olan birimdir.
Telefonun başında beklerken başına binbir türlü olay gelse gene bağlanamazsın, gene bağlanamazsın.
Hayır yani, sizi bu kadar meşgul eden nedir ki bir türlü o lanet hattı bağlamıyorsunuz.
Devletin en derin ve en karanlık sırlarını falan mı alıyorsunuz da bizi bu kadar bekletiyorsunuz.
Telefonun başında beklerken başına binbir türlü olay gelse gene bağlanamazsın, gene bağlanamazsın.
Hayır yani, sizi bu kadar meşgul eden nedir ki bir türlü o lanet hattı bağlamıyorsunuz.
Devletin en derin ve en karanlık sırlarını falan mı alıyorsunuz da bizi bu kadar bekletiyorsunuz.
Gelecek yıl, bu zamanlar, uzun süreli olarak ayrılacağım şehir.
Terk etmek desek aslında çok daha doğru olur.
Evet, terk etmek. Çoğu kişinin yaşamak istediği ya da onca zaman çalışıp, kısa süre bile olsa yaşamak için heves ettiği şehirden bir an önce ayrılmak istiyorum.
Şu da değişmez bir gerçek ki, izmir'i sevdiğim kadar izmir beni yok ediyor.
Terk etmek desek aslında çok daha doğru olur.
Evet, terk etmek. Çoğu kişinin yaşamak istediği ya da onca zaman çalışıp, kısa süre bile olsa yaşamak için heves ettiği şehirden bir an önce ayrılmak istiyorum.
Şu da değişmez bir gerçek ki, izmir'i sevdiğim kadar izmir beni yok ediyor.
İnsanı Yardım ve ekip çalışması konusunda halkı bir araya toplayan fakat politik kısmını sorgulatan deprem.
Büyük geçmiş olsun.
Büyük geçmiş olsun.
(Ukde: fuhsabad koftecisi)
"Evet, o malum başlık olan başlık bu başlık." Dediğim, evet, o malum olan başlık bu başlık.
Yaşı kaç olursa olsun, ilk defa üniversiteye gidecek olan kişilere öncelik olarak şu tavsiyeyi vermek istiyorum;
sakın ama sakın kimsenin samimiyetine ve gülen yüzüne inanıp kanmayın.
Bunlar öyle adamlar ki... ananızdan emdiğiniz sütü burnunuzdan getirebilme potansiyelindeler. Yapmacıklık derseniz, çoğu üniversite öğrencisinde mevcuttur. Üstüne üstlük bu arkadaşlar arkanızdan iş çevirme yetisine sahipler. Dedikodu ya da laf taşımayı demiyorum bile.
derslerin ilk haftası muhakkak gidiniz, sınıf wp grupları falan hep ilk haftada kurulur. Hocalar öğrencileri kafalarına kazır ve değer verilecek öğrenci/öğrencileri o günden seçmeye başlarlar.
asla ama asla saygınızdan ve kendinize olan değerinizden ödün vermeyin.
-aklınız varsa, ilk yıldan manitacılık oynamaya kalkmayın.
Arkanıza dönüp bakınca birkaç kişinin de oyun arkadaşınız ile oyunlar oynadığını görebilir ve hayal kırıklığı ile kalp kırıklığına yol alırsınız.
-hocalarınız ile aynı masaya oturup çay yahut kahve içebilirsiniz. Hatta yetmiyor gibi, hocanız ile samimi bir arkadaş da olabilirsiniz.
Bunlara sakın şaşırmayın, üniversitenin jargonundandır.
-mezun olunduktan sonra, emin olun ki, kimse kimseyi arayıp sormayacak.
Sosyal medyadan takipleşeceğiniz de olacak ama bilin ki o da takipçi ya da beğeni için. Yoksa, inanın ki, kimse kimseyi umruna bile takmayacak. O yüzdendir ki, kimse için kimseyle aranızı açmayın.
doğal olun ve kimsenin lafına kanmayın, ayıptır yazması, ananızı ağlatır bunlar.
Daha tavsiye isteyen olursa yazarım ben.
"Evet, o malum başlık olan başlık bu başlık." Dediğim, evet, o malum olan başlık bu başlık.
Yaşı kaç olursa olsun, ilk defa üniversiteye gidecek olan kişilere öncelik olarak şu tavsiyeyi vermek istiyorum;
sakın ama sakın kimsenin samimiyetine ve gülen yüzüne inanıp kanmayın.
Bunlar öyle adamlar ki... ananızdan emdiğiniz sütü burnunuzdan getirebilme potansiyelindeler. Yapmacıklık derseniz, çoğu üniversite öğrencisinde mevcuttur. Üstüne üstlük bu arkadaşlar arkanızdan iş çevirme yetisine sahipler. Dedikodu ya da laf taşımayı demiyorum bile.
derslerin ilk haftası muhakkak gidiniz, sınıf wp grupları falan hep ilk haftada kurulur. Hocalar öğrencileri kafalarına kazır ve değer verilecek öğrenci/öğrencileri o günden seçmeye başlarlar.
asla ama asla saygınızdan ve kendinize olan değerinizden ödün vermeyin.
-aklınız varsa, ilk yıldan manitacılık oynamaya kalkmayın.
Arkanıza dönüp bakınca birkaç kişinin de oyun arkadaşınız ile oyunlar oynadığını görebilir ve hayal kırıklığı ile kalp kırıklığına yol alırsınız.
-hocalarınız ile aynı masaya oturup çay yahut kahve içebilirsiniz. Hatta yetmiyor gibi, hocanız ile samimi bir arkadaş da olabilirsiniz.
Bunlara sakın şaşırmayın, üniversitenin jargonundandır.
-mezun olunduktan sonra, emin olun ki, kimse kimseyi arayıp sormayacak.
Sosyal medyadan takipleşeceğiniz de olacak ama bilin ki o da takipçi ya da beğeni için. Yoksa, inanın ki, kimse kimseyi umruna bile takmayacak. O yüzdendir ki, kimse için kimseyle aranızı açmayın.
doğal olun ve kimsenin lafına kanmayın, ayıptır yazması, ananızı ağlatır bunlar.
Daha tavsiye isteyen olursa yazarım ben.