Odysseus hastaydı, çünkü “oedipus” ile “narkissos”'un şiddetli ve iflah olmaz yalnızlıklarını taşıyordu (gizliyordu). fakat özlemi de onlaraydı (belki onlardan biri veya birkaçı olmaktı). bugün en basit bir teatral sahnede bile, bu iki başlı gövdesizligin gövdelerini keşfetmek mümkün. KamuflajIn bu hâli, insanda kalıtsal gibi görünüyor.
Solipsizmle suçlanır. fakat solipsizmin sahnedeki en iyi temsilinin erkek bir karakterle icra edilmesi şaşırtıcı olmaktan uzaktır (aslında solipsizm kelimesindeki sofist havayı kırmak adına, tdk'nın çaresizce önerdiği "tekbencilik" kelimesine başvurabilirdim, fakat okura özgü sebepler dolayısıyla, hayır). fazla düşünmekten ne sevebilen ne de ölebilen hamlet, sadece solipsizmle özetlenemez. adını öyle koymuş olmamız, onu yaşadığımız çağdan soyutlayamıyor maalesef. çünkü bugün hamlet gibi karakterlerin okumasını ve seyrini icra eden evlatlar, tam da bütün kapıları bilgiyle açabileceklerine (ve her kapının açılabileceğine/açılması gerektiğine) inanmış, minyatür hamletlere benziyorlar. yine de hamlet'teki şiirselliği, onun bugünkü ardıllarında bulmak zor. etki yaratmaya çalışmanın pahası, konuşurken veya yazarken vahşi bir hayvan ya da bir bar köşesinde pinekleyen bir hovarda gibi görünmek oluveriyor. gerçekten de, konuşmaya başlamadan hemen önce iştah açıcı ya da ferahlatıcı görünebilen bir hamlet'i hayal edemiyorum.