iyi ki doğmuş olan sözlük. nefret söylemlerinin olmadığı, güzel insanlarla dolup taşacağı nice senelere.
casio'nun en sağlam modellerindendir.sağlam derken bunu her iki anlamda da diyorum. bazıları için kaba olarak görülse de bana oldukça şık görünen saat. üç casio g-shock saate sahibim ve on beş yıldır severek kullanmaktayım.
kitabı ayrı filmi ayrı güzel hikayelerdendir. kitabın son kısmı filme aktarılmamıştır fakat oradaki monologlar hala aklımdan çıkmaz.
karpuzdur. üstüne meyve tanımam.
kedidir.
işe gitme saatimi öğrenmiş her gün 7 de başımda zıplayan bir kedi ile uyanıyorum. alarmı on dk ertelerdim eskiden kediyi erteleyemiyorum. kalk işe git dengesiz herif der gibi bakıyor bana. işin kötü tarafı pazar günü de işe göndermeye çalışıyor beni.
işe gitme saatimi öğrenmiş her gün 7 de başımda zıplayan bir kedi ile uyanıyorum. alarmı on dk ertelerdim eskiden kediyi erteleyemiyorum. kalk işe git dengesiz herif der gibi bakıyor bana. işin kötü tarafı pazar günü de işe göndermeye çalışıyor beni.
''seni baharmışsın gibi düşünüyorum'' dizesi oldukça samimi gelen ve 'keşke bu sözü ben demiş olaydım.'' dedirten şair.
hayata bu kadar etki etmesi oldukça tehlikeli olan şey. buram buram sahtelik kokuyor. her şeyi anladım da arkadaş o paylaştığınız kahvaltı resimlerindeki yumurtayı nasıl yapıyorsunuz ? o nasıl kusursuz bir lop yumurtadır ? bir sizin lopa bakıyorum bir de benim patlamış yan yatmış lop yumurtama.
hayran olduğum yazar. kitapları arasında en sevdiğim filler sultanı ile kırmızı sakallı topal karınca'dır. altı çizilecek sözler çoktur bu kitapta.
'Zaten bütün yaratıklar görselerdi,duysalardı savaşı,duyabilselerdi savaş çığlıklarını bu dünyada savaş olmazdı. Savaşın iğrençliği bilinmeyen bir şeydir de... Savaşın kötülüğü saklanan bir şeydir de, yaratıklar onun için edebiliyorlar savaşı.'
"Eğer insan soyunun bu en zaliminin simgesini, benzerini hayvanlar arasında arayacak olsaydım, belki timsahları bulurdum, boa yılanlarını bulurdum. Yok yok, sanmıyorum ki yeryüzünde bu zalimleri simgeleyecek korkunçlukta bir hayvan türü bulabilelim..."
Yaşar Kemal
'Zaten bütün yaratıklar görselerdi,duysalardı savaşı,duyabilselerdi savaş çığlıklarını bu dünyada savaş olmazdı. Savaşın iğrençliği bilinmeyen bir şeydir de... Savaşın kötülüğü saklanan bir şeydir de, yaratıklar onun için edebiliyorlar savaşı.'
"Eğer insan soyunun bu en zaliminin simgesini, benzerini hayvanlar arasında arayacak olsaydım, belki timsahları bulurdum, boa yılanlarını bulurdum. Yok yok, sanmıyorum ki yeryüzünde bu zalimleri simgeleyecek korkunçlukta bir hayvan türü bulabilelim..."
Yaşar Kemal
bir dandik yazar. kendim için tanımı yaptım. berfo da benim kedimdir. şarkılar için sag olun.
zenginsozluk.com/foto
zenginsozluk.com/foto
'Şu uyku insanın sevgilisi gibi bir şey, gelmeyince sinirlendiriyor.'
'Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.'
demiş öykücü-şair.
son kuşlar isimli kitabında ''kendi kendime'' diye öyküsü vardır. en sevdiğimdir. bu öyküyü yazdığı adaya gidip orada okumuşluğum vardır. bir başka güzel insandır sait. (babamın oğlu sanki, sait diyorum.)
'Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.'
demiş öykücü-şair.
son kuşlar isimli kitabında ''kendi kendime'' diye öyküsü vardır. en sevdiğimdir. bu öyküyü yazdığı adaya gidip orada okumuşluğum vardır. bir başka güzel insandır sait. (babamın oğlu sanki, sait diyorum.)
çok güzel atasözlerine sahip dildir.
en sevdiğim : aqlê sivik barê girane. (hafif akıl büyük-ağır- yüktür.)
en sevdiğim : aqlê sivik barê girane. (hafif akıl büyük-ağır- yüktür.)
bir wolfgang borchert şiiri. tekrar tekrar okunası bir efsanedir.
Sen. Makine başındaki adam ve atölyedeki. Sana yarın su boruları ve vanalar yerine
çelik miğferler ve makineli tüfekler yapmanı emrederlerse, yapılacak bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Tezgahı ardındaki kız ve bürodaki kız. Sana yarın bomba doldurmanı ve keskin
nişancı tüfekler için hedef dürbünleri monte etmeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Fabrika sahibi. Sana yarın pudra ve kakao yerine barut satmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Laboratuardaki araştırmacı. Sana yarın eski yaşama karşı yeni bir ölüm icat
etmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Odasındaki ozan. Sana yarın aşk şarkıları yerine nefret şarkıları söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Hastası başındaki doktor. Sana yarın savaşa adam yazmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Kürsüdeki din adamı. Sana yarın savaşa dair kutsal sözler söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Vapurdaki kaptan. Sana yarın buğday yerine top ve tank taşımanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Havaalanındaki pilot. Sana yarın kentler üzerine bomba ve fosfor yağdırmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Dikiş masası başındaki terzi. Sana yarın üniformalar dikmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Cübbesi içindeki yargıç. Sana yarın savaş mahkemesine gitmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. İstasyondaki adam. Sana yarın cephane treni ve kıt'a nakli için kalkış sinyali vermeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Kentin varoşlarındaki adam. Sana yarın gelir de siper kazmanı emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Normandiya'daki ana ve Ukranya'daki, sen Frisko ve Londra'daki ana. Sen Hoangho ve Missisippi' deki
ve Hamburg ve Kore ve Oslo'daki ana., bütün toprak parçaları üzerindeki analar, dünyadaki analar, sizden
yarın yeni kırgınlar için hemşireler ve çocuklar doğurmanızı isterlerse, dünyadaki analar, yapacağınız bir tek şey var:
HAYIR deyin!... Analar, HAYIR deyin!...
Çünkü eğer hayır demezseniz, eğer hayır demezseniz analar, sonra, sonra:
Gürültülü vapur dumanlarıyla yüklü liman kentlerinde büyük gemiler inildiye inildiye sessizleşecek, dev mamut
kadavraları gibi su üstünde ölgün ve hantal, su yosunu, deniz bitkileri ve midye kabuklarıyla kaplı, önceleri
öyle ipildeyip çınlayan gövdesi mezarlık ve çürümüş balık kokusuyla yüklü, yıpranmış, hasta ve ölü gövdesi
rıhtım duvarlarına karşı, ölü ve yalnız rıhtım duvarlarına karşı yalpalanacak.
Tramvaylar beyinsiz, ışıltısız, cam gözlü kafesler gibi yamru yumru olacak. Çürümüş hangarların arkasında, büyük
çukurlar açılmış yitik caddelerde raylar öylece duracak.
Çamur grisi, pelteleşmiş, kurşuni bir sessizlik dönenecek ortalığı, her şeyi unutarak, büyüyecek okullarda ve üniversitelerde
ve tiyatro salonlarında büyüyecek, stadyumlarda ve çocuk parklarında, korkunç ve hırslı kesintisiz bir sessizlik büyüyecek.
Güneşli taze bağlar yıkık yamaçlarda çürüyecek, kuraklaşan toprakta kuruyacak, pirinç ve patates ekilmeyen tarlalarda
donacak ve sığırlar katılaşmış bacaklarını devrilmiş iskemleler gibi dikecek gökyüzüne.
Enstitülerde büyük doktorların dahi buluşları asitlenecek, çürüyüp, mantarsı küfle kaplanacak.
Mutfaklarda, hücre odalarda ve kilerlerde, soğuk hava depolarında ve ambarlarda son torba un, son kase çilek, kabak
ve diğerleri bozulup gidecek, ekmek ters çevrilmiş masaların altında, parça parça olmuş tabakların üstünde yemyeşil kesilecek,
ortalığa yayılan yağ arap sabunu gibi kokacak, tarlalarda buğday paslanmış karasabanların yanına düşüp kalacak, yok edilmiş
bir ordu gibi ve tüten tuğla bacalar, demirci ocakları ve yıkık fabrika bacaları sonsuz çimle kaplanarak ufalanacak, ufalanacak,
ufalanacak.
Sonra son insan dökülüp parçalanmış barsaklarıyla ve kirlenmiş ciğerleriyle zehir gibi kızaran güneşin altında yalnız ve yanıtsız
ve yalpalayan yıldızların altında bir yanılgı gibi ordan oraya dolaşacak, o kocaman beton yığınları, tenha kentlerin soğuk putları
ve gözden kaçması olanaksız toplu mezarlar arasında yalnız, son insan, kupkuru, delirmiş, allaha küfrederek, yakınarak o korkunç
soruyu soracak : NEDEN? Bu ses bozkır derinliğinde yiterek duyulmaz bir hale gelecek, yıkıntılar üzerinde esecek, çatlaklar
arasından akacak, bu ses, ibadethane enkazları içinde ve sığınaklara çarparak şaklayacak, kan birikintileri üzerine düşecek,
duyulmayacak, yanıtlanmayacak, son insan-hayvanın son hayvanca bağırışı.
Tüm bunlar olacak, yarın, yarın belki, belki hemen bu gece, belki bu gece, eğer-eğer-eğer siz.
HAYIR demezseniz!...
kaynak : http://www.siir.gen.tr/siir/w/wolfgang_borchert/sonra_yapilacak_tek_sey_var.htm
Sen. Makine başındaki adam ve atölyedeki. Sana yarın su boruları ve vanalar yerine
çelik miğferler ve makineli tüfekler yapmanı emrederlerse, yapılacak bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Tezgahı ardındaki kız ve bürodaki kız. Sana yarın bomba doldurmanı ve keskin
nişancı tüfekler için hedef dürbünleri monte etmeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Fabrika sahibi. Sana yarın pudra ve kakao yerine barut satmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Laboratuardaki araştırmacı. Sana yarın eski yaşama karşı yeni bir ölüm icat
etmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Odasındaki ozan. Sana yarın aşk şarkıları yerine nefret şarkıları söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Hastası başındaki doktor. Sana yarın savaşa adam yazmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Kürsüdeki din adamı. Sana yarın savaşa dair kutsal sözler söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Vapurdaki kaptan. Sana yarın buğday yerine top ve tank taşımanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Havaalanındaki pilot. Sana yarın kentler üzerine bomba ve fosfor yağdırmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Dikiş masası başındaki terzi. Sana yarın üniformalar dikmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Cübbesi içindeki yargıç. Sana yarın savaş mahkemesine gitmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. İstasyondaki adam. Sana yarın cephane treni ve kıt'a nakli için kalkış sinyali vermeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Kentin varoşlarındaki adam. Sana yarın gelir de siper kazmanı emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...
Sen. Normandiya'daki ana ve Ukranya'daki, sen Frisko ve Londra'daki ana. Sen Hoangho ve Missisippi' deki
ve Hamburg ve Kore ve Oslo'daki ana., bütün toprak parçaları üzerindeki analar, dünyadaki analar, sizden
yarın yeni kırgınlar için hemşireler ve çocuklar doğurmanızı isterlerse, dünyadaki analar, yapacağınız bir tek şey var:
HAYIR deyin!... Analar, HAYIR deyin!...
Çünkü eğer hayır demezseniz, eğer hayır demezseniz analar, sonra, sonra:
Gürültülü vapur dumanlarıyla yüklü liman kentlerinde büyük gemiler inildiye inildiye sessizleşecek, dev mamut
kadavraları gibi su üstünde ölgün ve hantal, su yosunu, deniz bitkileri ve midye kabuklarıyla kaplı, önceleri
öyle ipildeyip çınlayan gövdesi mezarlık ve çürümüş balık kokusuyla yüklü, yıpranmış, hasta ve ölü gövdesi
rıhtım duvarlarına karşı, ölü ve yalnız rıhtım duvarlarına karşı yalpalanacak.
Tramvaylar beyinsiz, ışıltısız, cam gözlü kafesler gibi yamru yumru olacak. Çürümüş hangarların arkasında, büyük
çukurlar açılmış yitik caddelerde raylar öylece duracak.
Çamur grisi, pelteleşmiş, kurşuni bir sessizlik dönenecek ortalığı, her şeyi unutarak, büyüyecek okullarda ve üniversitelerde
ve tiyatro salonlarında büyüyecek, stadyumlarda ve çocuk parklarında, korkunç ve hırslı kesintisiz bir sessizlik büyüyecek.
Güneşli taze bağlar yıkık yamaçlarda çürüyecek, kuraklaşan toprakta kuruyacak, pirinç ve patates ekilmeyen tarlalarda
donacak ve sığırlar katılaşmış bacaklarını devrilmiş iskemleler gibi dikecek gökyüzüne.
Enstitülerde büyük doktorların dahi buluşları asitlenecek, çürüyüp, mantarsı küfle kaplanacak.
Mutfaklarda, hücre odalarda ve kilerlerde, soğuk hava depolarında ve ambarlarda son torba un, son kase çilek, kabak
ve diğerleri bozulup gidecek, ekmek ters çevrilmiş masaların altında, parça parça olmuş tabakların üstünde yemyeşil kesilecek,
ortalığa yayılan yağ arap sabunu gibi kokacak, tarlalarda buğday paslanmış karasabanların yanına düşüp kalacak, yok edilmiş
bir ordu gibi ve tüten tuğla bacalar, demirci ocakları ve yıkık fabrika bacaları sonsuz çimle kaplanarak ufalanacak, ufalanacak,
ufalanacak.
Sonra son insan dökülüp parçalanmış barsaklarıyla ve kirlenmiş ciğerleriyle zehir gibi kızaran güneşin altında yalnız ve yanıtsız
ve yalpalayan yıldızların altında bir yanılgı gibi ordan oraya dolaşacak, o kocaman beton yığınları, tenha kentlerin soğuk putları
ve gözden kaçması olanaksız toplu mezarlar arasında yalnız, son insan, kupkuru, delirmiş, allaha küfrederek, yakınarak o korkunç
soruyu soracak : NEDEN? Bu ses bozkır derinliğinde yiterek duyulmaz bir hale gelecek, yıkıntılar üzerinde esecek, çatlaklar
arasından akacak, bu ses, ibadethane enkazları içinde ve sığınaklara çarparak şaklayacak, kan birikintileri üzerine düşecek,
duyulmayacak, yanıtlanmayacak, son insan-hayvanın son hayvanca bağırışı.
Tüm bunlar olacak, yarın, yarın belki, belki hemen bu gece, belki bu gece, eğer-eğer-eğer siz.
HAYIR demezseniz!...
kaynak : http://www.siir.gen.tr/siir/w/wolfgang_borchert/sonra_yapilacak_tek_sey_var.htm
her bölümünü ayrı ayrı sevdiğim animasyon fakat 3. sezon 7. bölümün yeri ayrıdır gözümde. 20 dakikalık bölüm bitince 3 saatlik muhteşem bir film izlemiş gibi kalıyorum öyle.
olması gereken erkektir. ne eksik ne fazla. hayat müşterektir sözünün hakkını veriyordur.
sebebi erkeklerin yetiştirilme tarzıdır. eril düşünce, toplumsal roller...bu kötü durumdan nasıl kurtuluruz ? tabiki toplumsal cinsiyet eğitimi ile.
14. sezon onayı da almış dizi. ne kadar devam ederse etsin bırakmayacağım bu diziyi.(zaten bir şeyler beni terk etmeden ben onları terk edemiyorum.)
şu an 13. sezonu yayınlanmaktadır. hele bir 16. bölümü vardır bu 13 sezonda izlediğim en güzel bölümlerindendir. Scooby doo ekibi ile crossover yapmışlar. tekrar tekrar izlenesi.
şu an 13. sezonu yayınlanmaktadır. hele bir 16. bölümü vardır bu 13 sezonda izlediğim en güzel bölümlerindendir. Scooby doo ekibi ile crossover yapmışlar. tekrar tekrar izlenesi.
çok kötü geçen bir gecenin ardından aklıma gelen bu şarkıdır.
yeniden başlamış anime. anime kaldığı yerden devam etmiyor tüm bölümleri baştan 2018'in çizimleriyle anlatıyor. benim gibi futboldan zerre hoşlanmayan birini bile heyecanlandırmıştır. evde vakabayaşi olacağım modunda gezer oldum yine.
şunu da buraya bırakayım :
şunu da buraya bırakayım :
16 yıldır sıkı bir şekilde, azimle, hiç bıkmadan takip ettiğim manga serisidir. 903. mangası yayınlandı en son. hala da devam etmekte. öyle öyküler güzel işlenmekteki bu seride çizeri eiichiro oda okurları değişik duygulara sürükler. 1996'dan beri devam eden macerası hala aynı heyecan ve yeni öykülerle devam etmekte. Korsanlar kralı olmak isteyen bir genci anlatır bu seri. Serinin en ilginç noktalarından biri de şeytan meyveleri denen meyvelerdir. her yiyen kişiye farklı bir güç veren bu meyveler kişinin yüzme yeteneğini elinden alır ama karşılığında alınan güç muazzamdır. yazılacak çok şey var ama 903 bölümü devirmiş bu serinin neresinden bahsedersem bir tarafı eksik kalır. velhasıl oturup okuyun ya da animesini izleyin derim.
bir yapay destan. lisedeyken bir kış vakti başlamıştım bu kitaba. katalitik sobanın başında okuyordum. hava nasıl soğuk. öyle bir günde de bitirmiştim bu kitabı. ondan sonra çok kitap okudum, bitirdim ama hiçbir kitap tolkien'ın bu eseri kadar beni etkilemedi. velhasıl okuyun bu kitabı, okutun. uzun zamandır aramadığınız ama bir görünce o eski samimiyeti tekrar yakaladığınız dostunuz gibi de ara sıra açıp okuyun.
sultan unvanını kullanan ilk türk hükümdarı.
öss, kpss üzerinden seneler geçti bu bilgiyi unutamadım arkadas! kabus gibi.
öss, kpss üzerinden seneler geçti bu bilgiyi unutamadım arkadas! kabus gibi.
“şu uyku insanın sevgilisi gibi bir şey, gelmeyince sinirlendiriyor.”
sait faik abasıyanık
sait faik abasıyanık
dertten yakılan sigaradır. ben konuşmayayım fuzuli konuşsun :
"seb-i yeldayi muneccimle muvakkit ne bilir
muptela-i gama sor kim geceler kac saat"
(en uzun gecenin hangisi olduğunu gök bilimciler ve takvim yapanlar ne bilsin,
gam müptelalarına sorun gecelerin kaç saat olduğunu)
"seb-i yeldayi muneccimle muvakkit ne bilir
muptela-i gama sor kim geceler kac saat"
(en uzun gecenin hangisi olduğunu gök bilimciler ve takvim yapanlar ne bilsin,
gam müptelalarına sorun gecelerin kaç saat olduğunu)
ardından yanında olan saçları gür, yaldır yaldır olan arkadaşa 'ulan saçım dökülüyo kesin kel kalacam.' denir. arkadaş da benim de saçlarım dökülüyor dediğinde gözlerimden lazer atıp onun tüm saçlarını yakasım geliyor. ulan herifin saçının arasına yağmur suyu girmez yandan akar gider. bir de gelmiş 'benim de saçım döküluyo abi. :( ' diyor.
(bkz:katil olma sebebi)
(bkz:katil olma sebebi)
safinaz'da ne bulur anlamış değilim. neyse gönül işleri bir garip.
türkçe seslendirmesi oldukça başarılı olan kahraman.
türkçe seslendirmesi oldukça başarılı olan kahraman.
2009 yapımı muhteşem bir film. bu filmde nasıl bir büyü varsa her izleyişte aynı duyguları daha güçlü hissediyorum. hele de hayatınızın bir döneminde mektup arkadaşınız olmuşsa sizi daha da ele geçiren film.
türk sinemasının yüz akı filmlerinden.
arkadaş filmin her sahnesinde mi buram buram samimiyet olur. her sahnede mi ezberlemek, unutmak istemediğim replikler olur.
en sevdiğim replikleri :
'parka gidecekmiş iki gözümün çiçeği.'
'sigarasızlıktan kafam tuttu.'
'yaz amca yaz! benden de selam yaz.'
'uyumayın ulan pezevenkler, evleniyoruz burada.'
'teyzeee? insanın kedi olası geliyo valla.'
(aklıma geldikçe geliyor.)
arkadaş filmin her sahnesinde mi buram buram samimiyet olur. her sahnede mi ezberlemek, unutmak istemediğim replikler olur.
en sevdiğim replikleri :
'parka gidecekmiş iki gözümün çiçeği.'
'sigarasızlıktan kafam tuttu.'
'yaz amca yaz! benden de selam yaz.'
'uyumayın ulan pezevenkler, evleniyoruz burada.'
'teyzeee? insanın kedi olası geliyo valla.'
(aklıma geldikçe geliyor.)
çok çok güzel şarkı. eskimez. şu canlı versiyonun başında çalınan kısmını ayrı severim.
bunu buraya bırakır susarım.
bir başka romandır. ölmeden önce en az bir kez okunmalı olandır.
...
“Yemenden öte bir yerde Düldül hala savaştadır. Ali daha savaştadır. Kafdağının arkasında Köroğlunun Kıratı, dostluk için, yiğitlik, doğruluk için, zulme karşı, bilcümle kötülüklere karşı savaştadır. Alagözlü Dedem Pir Sultan, yedi derya ötede zulme karşı savaştadır. Cümle Kırklar, pirler, iyi kimseler zulme karşı savaştadır, diyordu. Dünya kurulduğundan bu yana güzel dünya savaştadır, kötü dünyaya karşı, çirkin dünyaya karşı. Her gün başka bir gün doğuyor, her gün yeni yıldızlar döşeniyor gökyüzüne, diyordu Dursun Dede. Her doğan gün, her gece gökyüzüne yeniden döşenen yıldızlar savaştadır. Her sabah yeni çiçekler açıyor, dünkünden daha güzel, diyordu Dursun Dede, yeni bebeler doğuyor, her gün, her gün yeniden, eskisinden daha sağlıklı. Dünya her gün, her gün, her gün güneş doğarken deri değiştiriyor, yepyeni, terütaze oluyor. İnsan, her insan, eğer insansa, her gün tanyerleri ışırken yeniden doğuyor. Toprağa düşen her tohum , toprağı yaran her filiz yenidir. Gökyüzü her ışıyışında yeniden kuruluyor, dünya yeniden kuruluyor her tan atışında, tohum yepyeni uçuyor, su yepyeni akıyor, ışık yepyeni akıyor. İnsan yüreği yepyeni yepyeni atıyor. Çiçek sevgiye duruyor, yürek sevgiye duruyor, şırlayıp gelen ışık sevgiye duruyor. Ölüm yok, diyordu Dursun Dede… İnsana ölüm yok. İnsan muhabbete, insan sevgiye doğuyor. İnsan sevgiye doğmuyorsa insan olamazdı, o zaman ölürdü işte… İnsan insana doğuyor.”
...
...
“Yemenden öte bir yerde Düldül hala savaştadır. Ali daha savaştadır. Kafdağının arkasında Köroğlunun Kıratı, dostluk için, yiğitlik, doğruluk için, zulme karşı, bilcümle kötülüklere karşı savaştadır. Alagözlü Dedem Pir Sultan, yedi derya ötede zulme karşı savaştadır. Cümle Kırklar, pirler, iyi kimseler zulme karşı savaştadır, diyordu. Dünya kurulduğundan bu yana güzel dünya savaştadır, kötü dünyaya karşı, çirkin dünyaya karşı. Her gün başka bir gün doğuyor, her gün yeni yıldızlar döşeniyor gökyüzüne, diyordu Dursun Dede. Her doğan gün, her gece gökyüzüne yeniden döşenen yıldızlar savaştadır. Her sabah yeni çiçekler açıyor, dünkünden daha güzel, diyordu Dursun Dede, yeni bebeler doğuyor, her gün, her gün yeniden, eskisinden daha sağlıklı. Dünya her gün, her gün, her gün güneş doğarken deri değiştiriyor, yepyeni, terütaze oluyor. İnsan, her insan, eğer insansa, her gün tanyerleri ışırken yeniden doğuyor. Toprağa düşen her tohum , toprağı yaran her filiz yenidir. Gökyüzü her ışıyışında yeniden kuruluyor, dünya yeniden kuruluyor her tan atışında, tohum yepyeni uçuyor, su yepyeni akıyor, ışık yepyeni akıyor. İnsan yüreği yepyeni yepyeni atıyor. Çiçek sevgiye duruyor, yürek sevgiye duruyor, şırlayıp gelen ışık sevgiye duruyor. Ölüm yok, diyordu Dursun Dede… İnsana ölüm yok. İnsan muhabbete, insan sevgiye doğuyor. İnsan sevgiye doğmuyorsa insan olamazdı, o zaman ölürdü işte… İnsan insana doğuyor.”
...
bir dolandırıcının dalaverisidir. filmi çıkacakmış. millet avengers infinity war çeker bizse çiftlik bank, recep ivedik, oflu hoca falan çekelim. arkadaş utanıyorum şu olayın filmi eksikti bir.
link : http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/magazin/ciftlik-bank-skandali-sinema-filmi-oluyor-40801691
link : http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/magazin/ciftlik-bank-skandali-sinema-filmi-oluyor-40801691
olmak istediğim kişi. Çirkin bir kızla evlendirilmek, babası gibi ömür boyu askere alınmak korkusu ve o sıralarda Çukurova'da derebeyi olan Kozanoğulları ile arasının açılması sonucu genç yaşta yollara çıktı. nice insan tanıdı.
şu dünyada yaşamın tadına varmış insanlardandır gözümde karacaoğlan.
''güzel, ne güzel olmuşsun'' demiştir bir güzele. ona kara diyen bir kadına kızmış olacak ki '' beni kara diye yerme/ mevlam yaratmış hor görme/ ala göze siyah sürme/çekilir kara değil mi?'' demiştir ve daha niceleri. dünyayı güzelleştirmiş insanlardandır işte.
şu dünyada yaşamın tadına varmış insanlardandır gözümde karacaoğlan.
''güzel, ne güzel olmuşsun'' demiştir bir güzele. ona kara diyen bir kadına kızmış olacak ki '' beni kara diye yerme/ mevlam yaratmış hor görme/ ala göze siyah sürme/çekilir kara değil mi?'' demiştir ve daha niceleri. dünyayı güzelleştirmiş insanlardandır işte.
insanların korkularıyla, inanışlarıyla, doğayı açıklamarıyla oluşmuş hikayeler zinciri. derinlemesine bir araştırma yapıldığında hemen her milletin mitlerindeki olayların büyük benzerlikler gösterdiği görülmekte.
zamanında bir öğretmenim şunu demişti : afrikanın mağaralarından birinde bir nenemiz bize hikayeler anlattı. zaman değişti, kıtalar değişti, insanlar değişti,hikayelerdeki karakterlerin isimleri değişti ama mesaj değişmedi. 'doğayı,var oluşu, kozmozu açıklamak.'
küçükken diyarbakır'da yağmur yağmadığı zaman 'buka baran' isimli bir şey yapılırdı. bir ağaç süslenir gelin gibi gökyüzüne doğru oynatılır tüm çocuklarda şarkı söyler, mini bir eğlence yapılırdı.
dünyadaki diğer mitolojik unsurlara baktığımda mesela iskandinav mitolojisine çekici loki tarafından çalınan thor'un gelin kılığına girip çekicini geri almaya çalışması ve görevini yerine getirmesi bana bu kültüre oldukça benzer görünmüştü.
zamanında bir öğretmenim şunu demişti : afrikanın mağaralarından birinde bir nenemiz bize hikayeler anlattı. zaman değişti, kıtalar değişti, insanlar değişti,hikayelerdeki karakterlerin isimleri değişti ama mesaj değişmedi. 'doğayı,var oluşu, kozmozu açıklamak.'
küçükken diyarbakır'da yağmur yağmadığı zaman 'buka baran' isimli bir şey yapılırdı. bir ağaç süslenir gelin gibi gökyüzüne doğru oynatılır tüm çocuklarda şarkı söyler, mini bir eğlence yapılırdı.
dünyadaki diğer mitolojik unsurlara baktığımda mesela iskandinav mitolojisine çekici loki tarafından çalınan thor'un gelin kılığına girip çekicini geri almaya çalışması ve görevini yerine getirmesi bana bu kültüre oldukça benzer görünmüştü.
sıcağını içemediğim içecek. misafirlikte verilince kibarlıktan içiyorum. sevemedim gitti. aaaa nasıl sevmezsin ? diyenlerin baskısı da ayrı germekte ama icetea güzel.
asansörün kapısını açtığın anda yukardan birinin asansörü yukarı çekmesi.
1 saat falan önce yaşadım bunu. :(
1 saat falan önce yaşadım bunu. :(
yolunuz düşerse badem ezmesini denemeden gitmeyin.
tatlı bir şehirdir.
tatlı bir şehirdir.
ben ne güzel işerim sabah günese karşı
onumde medreseler ardimda uzun carsi
bir sürekli kaşınmadır yaşadığım
törelere ve alışkanlığa karşı
geldim gittim geldim bir şey bulamadım
üzüldüğüme ve yorulduğuma karşı
ah aklıma her şey gelir, her şey gelir
doğan güne karşı batan güne karşı
sözde kirlettiğimiz bütün her şey duruyor
bak ne diyorum sana, ele güne karşı
biz duralım bir sürekliyiz duralım
durukluğa, tüberkiloza ve uranyuma karşı
durduk, ateş besledi, kuşları sürekledi
arkamız medrese duvarı önümüz çarşı
güneşe güneşe karşı...
bir güzel şair abimizdir. insanlar bu şiirin ferhan şensoy'a ait olduğunu düşünüyor ama yazan kişi turgut uyar'dan başkası değildir.
onumde medreseler ardimda uzun carsi
bir sürekli kaşınmadır yaşadığım
törelere ve alışkanlığa karşı
geldim gittim geldim bir şey bulamadım
üzüldüğüme ve yorulduğuma karşı
ah aklıma her şey gelir, her şey gelir
doğan güne karşı batan güne karşı
sözde kirlettiğimiz bütün her şey duruyor
bak ne diyorum sana, ele güne karşı
biz duralım bir sürekliyiz duralım
durukluğa, tüberkiloza ve uranyuma karşı
durduk, ateş besledi, kuşları sürekledi
arkamız medrese duvarı önümüz çarşı
güneşe güneşe karşı...
bir güzel şair abimizdir. insanlar bu şiirin ferhan şensoy'a ait olduğunu düşünüyor ama yazan kişi turgut uyar'dan başkası değildir.
çok çok güzel bir şarkı.
orijinali kadar iyi bir uyarlama.
kem göz, bad eyes adına ne dersen de umrumda değil ama arkadaş seviyorum şu nazar boncuklarını. çok çok güzel bir görüntüsü var.
efsane grup. öyle albümler yapmışlardır ki o an hangi şarkısını dinliyorsam en iyi metallica şarkısı o dur.
Assassination Classroom olarak da bilinen manga-anime serisi. her öğretmene ödev olarak verilmeli ve izletilip,okutulmalıdır bu seri.
konusu :
Kunugigaoka Ortaokulu öğrencilerinin mezun olmadan önce bir görevi vardır; o da Ay'ın %70'ini yok eden ve 1 yıl içinde Dünya'yı da yok edecek olan öğretmenleri Koro-sensei'yi öldürmektir. İşin aslına bakacak olursak Dünya'yı bir yıl içinde yerle bir edeceğini duyuran Koro-sensei; bundan önce tüm ülkelere şöhreti kötü 3-E sınıfının öğretmeni olup 1 yıl süreyle öğrencilere kendisini nasıl öldürebilecekleri konusunda eğitim vermeyi önerir. çok büyükbir hızla hareket edebilen ahtapotumsu bir varlıktır bu koro-sensei. müthiş bir öğretmendir. çocuklara değer veren ; hayatı, okulu, dersleri sevdiren biridir. velhasıl izlenilmesi gereken bir seridir.
konu özetinin kaynağını da vereyim ayıp olmasın :
http://www.turkanime.tv/anime/ansatsu-kyoushitsu-tv?PageSpeed=noscript
konusu :
Kunugigaoka Ortaokulu öğrencilerinin mezun olmadan önce bir görevi vardır; o da Ay'ın %70'ini yok eden ve 1 yıl içinde Dünya'yı da yok edecek olan öğretmenleri Koro-sensei'yi öldürmektir. İşin aslına bakacak olursak Dünya'yı bir yıl içinde yerle bir edeceğini duyuran Koro-sensei; bundan önce tüm ülkelere şöhreti kötü 3-E sınıfının öğretmeni olup 1 yıl süreyle öğrencilere kendisini nasıl öldürebilecekleri konusunda eğitim vermeyi önerir. çok büyükbir hızla hareket edebilen ahtapotumsu bir varlıktır bu koro-sensei. müthiş bir öğretmendir. çocuklara değer veren ; hayatı, okulu, dersleri sevdiren biridir. velhasıl izlenilmesi gereken bir seridir.
konu özetinin kaynağını da vereyim ayıp olmasın :
http://www.turkanime.tv/anime/ansatsu-kyoushitsu-tv?PageSpeed=noscript
etkisinden hala çıkamadığım film.
akla sait faik'in bir öyküsünü getiren çağırma şeysi.
öykünün adı 'hişt hişt'
...
Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları.
Hişt hişt!
Hişt hişt!
Hişt hişt!
öykünün adı 'hişt hişt'
...
Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları.
Hişt hişt!
Hişt hişt!
Hişt hişt!
batman'i kahkahalarla güldüren nadir karakterlerdendir. seni yenip jokerle mutlu olacağım falan tarzında bir şey demiştir. çok çok nadir gülümseyen batman'in attığı kahkahaya verdiği tepki korku olmuştur.
aha videosunu da buldum.
nadir attığın kahkahayı sevsinler batman. (batlaugh hahaah)
aha videosunu da buldum.
nadir attığın kahkahayı sevsinler batman. (batlaugh hahaah)
çok zevkli şey. tek yaşamanın güzelliklerindendir.
zengin hissettiren şey. kitapçılarda kendimi bu şekilde kaybettiğim oluyor.
muhteşem bir film. filmi izledikten sonra ben de muhsin bey ile kaybetmiş gibi hissediyorum. öyle de gerçek bir filmdir. durduk yere efkar basar seni. filmin müziği de ayrı iç yakar.
pek güzel bir youtube kanalı. bilinen, pek bilinmeyen anadolu rock parçaları paylaşılır. şarkılar için yaptıkları illüstrasyonlar ayrıca güzeldir. mesela gördüğüm en iyi karacaoğlan çizimi aha da şu parçadadır :
insan sayısının her geçen sene daha da arttığı ilçe. avcılar'dan bu ilçeye minibüs ile gitmek ayrılık acısından daha zordur.