yoksulluk, kader değildir.
yoksulluk
bütün apokaliptik kurgularda insanlığın sonunu büyük bir nükleer bir savaşın yahut küresel ısınmanın getireceği söylense de, insanlık günümüzde çok daha büyük bir felaketle karşı karşıyadır. bu felaketin adı, kişinin kendisine yabancılaşması felaketidir.
aslında tarih iyi bir yerden başlamıştı. bundan 4 bin yıl önce ilk çağ filozofları insanların kendilerine ve topluma yapabilecekleri en büyük iyiliğin kendilerini tanımak olduğunu öğütlüyordu. insanlık bunun çabası içinde büyük ilerlemeler, hatta sıçrayışlar gerçekleştirdi.
bugün, 4000 yıl önceden çok daha geriyiz. kapitalist modernite, devlet aygıtı eliyle, topluma açtığı örgütlü savaşta en yoğun saldırıyı insanın bu felsefesine gerçekleştirdi. insanların ellerinden her türlü özgün tanımları alınıp, onlara beylik kalıplar verildi. insan günlük hazlarının zombisi olmuştur. bunu en iyi 1600 tl maaşla, ayda 5000 tl harcaması olan insanlarımızda gözlemleyebilirsiniz. hep bir şeyleri takla attırma çabasındalar. hep borçlular. durumları can çekişen mahluklardan bile beterdir. zira can çekiştiklerinin bile farkında değillerdir. bu yoksulluğuna yabancılaşmış zavallı insanın halidir.
aramızda bu tür hayatlar yaşayan dostlarımızı uyarıyorum ki, artık dünyada bu kadar çok nakit dönemi kapanmıştır. bir an önce herkes kendi gerçekliğine dönmesinin tedbirlerini alsın.
marks'ın bundan 200 yıl evvel yaptığı muhteşem bir tespiti vardır. o yıllarda çok muteber görünen ''avukatlık, doktorluk, mühendislik'' gibi mesleklerin zaman içinde proleterleşeceğini söyler. eminim aranızda asgari ücretin biraz üzerinde maaş alan, mimar, mühendis gibi mesleklere sahip arkadaşlar vardır. yakında asgari ücrete talim edeceksiniz. ve ortalıkta bol bol, asgari ücretin biraz üzerinde maaş alan taşeron firma elemanı doktor arkadaşlar olacak.
üniversite okuyan hangi gençle konuşsam bir yalana inandırılmış gidiyorlar. o yalan da, okul bitince avrupaya kapağı atabileceklerinin uykusu. çoğunu uykusundan uyandırmıyorum. fakat böyle bir gerçekliğin asla var olmayacağını bu vesileyle belirtmek isterim.
avrupalı bütün kadrolarını baya baya doldurdu. ilaa yurt dışı hayalleriniz varsa, şimdiden orta asya türk cumhuriyetlerindeki şantiyelere cv gönderin. orada lojman şartlarında bir şekilde avrupa hayallerinize devam edersiniz. yahut ırak'a falan gidebilirsiniz. suriye'nin yeniden inşaasında da, türkiye'de kazanacağınızın 3-5 yukarısı bir maaşla çalışabilirsiniz.
tek çözüm insanın artık bu zombilliğinden sıyrılmasıdır. yoksulluğunu tanıması ve bundan utanmamasıdır.
aslında tarih iyi bir yerden başlamıştı. bundan 4 bin yıl önce ilk çağ filozofları insanların kendilerine ve topluma yapabilecekleri en büyük iyiliğin kendilerini tanımak olduğunu öğütlüyordu. insanlık bunun çabası içinde büyük ilerlemeler, hatta sıçrayışlar gerçekleştirdi.
bugün, 4000 yıl önceden çok daha geriyiz. kapitalist modernite, devlet aygıtı eliyle, topluma açtığı örgütlü savaşta en yoğun saldırıyı insanın bu felsefesine gerçekleştirdi. insanların ellerinden her türlü özgün tanımları alınıp, onlara beylik kalıplar verildi. insan günlük hazlarının zombisi olmuştur. bunu en iyi 1600 tl maaşla, ayda 5000 tl harcaması olan insanlarımızda gözlemleyebilirsiniz. hep bir şeyleri takla attırma çabasındalar. hep borçlular. durumları can çekişen mahluklardan bile beterdir. zira can çekiştiklerinin bile farkında değillerdir. bu yoksulluğuna yabancılaşmış zavallı insanın halidir.
aramızda bu tür hayatlar yaşayan dostlarımızı uyarıyorum ki, artık dünyada bu kadar çok nakit dönemi kapanmıştır. bir an önce herkes kendi gerçekliğine dönmesinin tedbirlerini alsın.
marks'ın bundan 200 yıl evvel yaptığı muhteşem bir tespiti vardır. o yıllarda çok muteber görünen ''avukatlık, doktorluk, mühendislik'' gibi mesleklerin zaman içinde proleterleşeceğini söyler. eminim aranızda asgari ücretin biraz üzerinde maaş alan, mimar, mühendis gibi mesleklere sahip arkadaşlar vardır. yakında asgari ücrete talim edeceksiniz. ve ortalıkta bol bol, asgari ücretin biraz üzerinde maaş alan taşeron firma elemanı doktor arkadaşlar olacak.
üniversite okuyan hangi gençle konuşsam bir yalana inandırılmış gidiyorlar. o yalan da, okul bitince avrupaya kapağı atabileceklerinin uykusu. çoğunu uykusundan uyandırmıyorum. fakat böyle bir gerçekliğin asla var olmayacağını bu vesileyle belirtmek isterim.
avrupalı bütün kadrolarını baya baya doldurdu. ilaa yurt dışı hayalleriniz varsa, şimdiden orta asya türk cumhuriyetlerindeki şantiyelere cv gönderin. orada lojman şartlarında bir şekilde avrupa hayallerinize devam edersiniz. yahut ırak'a falan gidebilirsiniz. suriye'nin yeniden inşaasında da, türkiye'de kazanacağınızın 3-5 yukarısı bir maaşla çalışabilirsiniz.
tek çözüm insanın artık bu zombilliğinden sıyrılmasıdır. yoksulluğunu tanıması ve bundan utanmamasıdır.