zen

ontolojik sancilarimin merhemi
budizm'in meditasyonunun önemini vurgulayan bir koludur. budistler için arzu acının nedenidir ki, bir kenara bırakılması, benliğin hakiki doğasını kavramaya neden olacaktır. zira arzuyu aşabilirsek benliğimizi yitiririz. sartre'nin bilinci hiçlik olarak görmesi gibi budizm de maddi benliğin bir yanılsama olduğuna inanır. zen'in ilk sözcüsü, iddiaya göre dokuz yılını bir duvara bakarak geçiren bodhidharma'dır. bu düşünüş tarzının batıdaki öncülerinden biri schopenhaurer, eski çağlarda ise herakleitos ve pitagorasdıır.

hikayeye göre;

herakleitos'un memleketi efes, doğu yollarına açık olan kozmopolit bir ticaret limanı idi. herakleitos kendini dağlara sürgün ederek doğal yaşama döndü, sonunda da geri dönerek bir gübre yığını üzerinde oturmayı ve orada ölmeyi seçti.

yani herakleitos zihnini hiçlik üzerine yoğunlaştırarak aydınlama haline erişti.dindar olmayanlar için stresi azaltmak, zihin ve beden arasında ki dengeyi sağlamak için kullanılabildiği gibi dini yönelişlerde, buda ve tanrıyı tanıma yolu olarak da kullanıldı.