zengin itiraf

yagmur damlasi yarisi
Oyuncakların hep ruhu olduğunu düşünmüşümdür. Çocukken bu düşünce biraz ürkütücü olabiliyordu, hele ki gözleri büyük bir oyuncağınız varsa. Birkaç sevdiğim oyuncağı anımsadım şimdi. acaba hangi ara ve kim tarafından atıldılar? Saatlerce oynamayı ne ara bıraktım veya yerlerini neler aldı, buna değer miydi?
oyuncaklar üzerinde yaşattığımız senaryoları, hayatımızda uygulayabildiğimiz için mi hayal gücünden mahrumlaşıyoruz büyüdükçe?
Çocukken tırmanamadığımız ağaçtaki elmanın büyüdükçe yakın ve ulaşılabilir olduğunu gördüğümüz için mi, elmaları artık gözümüzde büyütmeyişimiz?
Tuhaf geliyor büyümenin getirileri ve götürüleri. Her şeye kolayca adapte oluşumuz ve bazı duygu, düşüncelerimizi ardımızda bırakışımız.
Öyle işte.
bu başlıktaki tüm entryleri gör