ben zorunluluktan trabzonsporlu oldum aslında. annem ben küçükken evde boncuk dizip kolye falan yapardı. bu işle tanışmasına vesile olup aracılık yapan bizim komşumuz semiha teyze vardı. sık sık istanbula gidip gelirdi. benim de maçlara merak sardığım zamanlardı ama hangi takımı tutacağımı bir türlü bulamıyor ve mahallede ki çocuklara özenip ailemden sık sık forma istiyordum lakin forma alıcak paramızın olmadığından fazla ısrarcı olmuyordum. birgün okul çıkışı geldim eve, ter içindeyim bi baktım yatağımın üstünde hangi takıma ait olduğunu anlamadığım bi forma var. annem semiha teyzeye söylemiş onunda eminönünden geçerken aklına gelmiş ve o zamanın en ucuz forması trabzonsporun forması olduğundan ondan almış bir tane. tabi ben galatasaray formasını daha çok severim deme lüksün yok ne alındıysa giyeceksin. bir daha forma alma şansımızda yok ve ben bunu net bir şekilde biliyorum. o yıllar da ilk başta biraz buruklukla giydiysem de o formayı sonraki yıllarda birdeha hiç çıkarmadım. ve anladım trabzonsporu tutmanın ne demek olduğunu: trabzonsporu tutmak her ne olursa olsun hayata karşı daima umutla bakıp dik durmaktır!
hem ne demiş kazım koyuncu:benim trabzonspor sevdam lokal bir olay değildir. eğer bir takımın peşinden koşulacak ise bu bana göre trabzonspor olmalıdır.