akbaba

turuncu gemi
furuğ ferruhzad'ın kendisiyle güzel bir sohbetini şiirleştirdiği mısralardır.

tepemde bir akbaba
hırsla ölmemi bekliyor
ben ise düşünüyorum
nasıl bir tuzak kurayım ki
bana yaklaşsın da
onu vurayım

soluk almak için
oturmaya kalksam
işte yıkıldı diye
saldırıyor yüzüme
onu vurmak için
anlayınca fırsat beklediğimi
hızla dönüyor gökyüzüne

kuşaktan kuşağa
onca insanlar öldü
yem olarak, şu ihtiyar akbabaya

deneyimlerim sesleniyor ki
bitimindeyiz zamanın
yaklaşan bir sonu var
ya senin, ya ihtiyar akbabanın

bu cadı, bu kocamış
leş yiyenin yazgısı, sana bağlı
başaramazsan eğer
sıran geldi demektir

tepemde bir akbaba
hırsla bekliyor ölmemi
vay eğer
fırsatı ben kaçırırsam

dökülüyor suskunluğuna akşamın
ezanın ayak sesleri
kent akşamının hayalinde yanıyor
altın ormanları düşlerin
ve odamın suskunluğunda
cuma akşamıyla uğraşıyor
ezanın ayak sesleri

benim elimde kitap
cuma akşamı sessiz
kopuk kopuk geliyor kulağıma,
ezan
kime söylüyor
ne diyor
kent
uğraşıyor cuma akşamıyla
ve o garip ses
yalın bir köylü gibi
yitiyor kentin çağıltısında
ben yine
kitap okuyorum
pasaj
behzat ç'de cinayetleri çözen, "cinayet ben oldum cinayet" repliğiyle hafızalara kazınan, mesai saatleri dışında dahi her an fütursuzca telsiz dinleyen efsanevi karakter.
diablo
akbaba köken olarak akraba dan gelir. Dünyaya bu tanımı kazandıran ünlü düşünür Keriz Hümanistgil şöyle diyor. Ben yıllarca aile bağlarımdan kaynaklanan yakın çevreme bir isim aradım. Bu yakın çevremin bana yaşattıkları doğada bir canlının özellikleri ile örtüşüyordu. Akbaba ların yaşam tarzlarının yakın çevrem ile olan uyumunu görünce Akraba tanımını ürettim ve dünyaya kazandırdım. Az önce tebrik etmek için arayan akrabam 2 gün sonra ödemek üzere 2 bin lira istedi. Teşekkürler