sen aydınlatırsın geceyi

olacak o kadar
ali atay ve demet evgar'ın başrollerinde yer aldığı, şimdiye kadar izlediğim en başarılı onur ünlü filmi. gerek konu gerek konunun işlenişi ve seyirciye aktarımı konusunda bana kalırsa türk sinemasının, en özgün ve zihin açıcı filmlerinden birisi olmuş. siyah-beyaz çekilen nadir türk filmlerinden birisi olması da cabası olmuş.

hafif spoiler gibi olacak lakin burada belirtmezsem olmaz; gökten taş yağması, sürekli gözünden kan gelen bir psikolog, duvarların içinden geçebilen karakterler, bir dev ve daha niceleriyle sembolizmin ve absürtlüğün nirvanasına 5 kalınmış. filmdeki, orhan gencebay-ferdi tayfur kıyaslaması üzerinden de güzel bir halk analizi yapılmış kanısındayım. şu paragrafta yazılanlar bile epeyce kafanızı kurcalamıştır muhtemelen. itirazım var ve celal tan ve ailesinin aşırı acıklı hikayesi filmlerinde dile getirdiğimiz eksiklikler burada görülmemekle birlikte, bu filmde şive kullanılması hoşuma gitmeyen tek nokta oldu. film müziği için;


annesi ölmüş, babasıyla yaşayan ve sorunları olan genç bir adam, bir kadınla tanışıp aşık olur ve evlenir. Kadının onu sevdiğini sanır ama evliliğin sebebi başkadır, öğrenince şiddet uygular ve kadın gider. Hikayede çok enteresan bir taraf yok hatta artık bir klişeye dönüşmüş “kasaba sıkıntısı” aromasına da sahip ama işin içine Onur Ünlü'nün kafasından çıkıp uzay boşluğunda hareket edercesine serbest salınan karakterler girince olay bambaşka bir hal alıyor.