diyalektik

aryanluts
en basit tanımı ile evrenin ve doğanın genel hareket yasalarıdır. doğadaki canlı cansız tüm varlıklar diyalektiğin yasalarına göre varlıklarını devam ettirir. marksist felsefenin -diyalektik materyalizm'in- yöntem kısmını oluşturur. buna göre sebepçidir. olayların ve olguların gerisindeki sebeplerin ne olduğu ve bu sebeplerin nasıl işlediği yönünde çalışan bir yöntemdir. bu yöntem uygulanırken belirli yasalar göz önünde bulundurulur.

birincisi her şey hareketlidir, hareketi sadece mekanik hareket olarak anlamamak gerek. değişim hareketin kendisidir.

ikincisi her şey birbirine bağlıdır. doğadaki her şey çok uzaktan ya da yakından birbirini etkiler ve birbiriyle bağlantılıdır.

üçüncüsü nicel nitele dönüşür. gözle görülmeyen nicel, küçük etkiler birikerek nitel değişimlere sebep olur. nicelin nitele değişmesi olguların ya da maddelerin özünün değişmesine yol açar. aksi takdirde nicelin nitele dönüşme yasasından bahsedilemez, sadece biçimsel değişim varıdır. öz niteli, biçim niceli temsil eder de diyebiliriz.

zıtların birliği. her şey kendi zıddını bağrında taşır. bahsedilen "insanın içinde iyilik de kötülük de vardır" gibi iki zıt olanın bir arada bulunması değildir. tam olarak şöyle bir şeydir denilmek istenen. var olanın içinden ona alternatif, daha ileri, ve bulunduğu içi günü geldiğinde yok edecek bir zıtlık. sonrası, yeni doğan bağrında kendisini yok edecek olanı ortaya çıkarıp kendisi yok olacaktır.

inkarın inkarı, yadsımanın yadsıması. biz insanlardan örnek verelim. demiştik ya nicel nitele dönüşür diye. biz sevdiğimiz bir insandan günü gelir nefret edebiliriz. veya tam tersi de olabilir. süreç içindeki olumlu şeyler birikerek sevmediğimiz bir insana "hayır ben onu seviyorum." diyebiliriz. ya da sevdiğimiz bir insanda küçük olumsuzluklar birikerek sevgisizliğe dönüşür. canlı örnek; ben ali'yi seviyorum. günü gelir ben ali'yi sevmiyoruma dönüştüğünde önceki halimizi inkar etmiş oluruz. ve insan yaşamı boyunca sürekli kendini inkar eder.
turuncu gemi
doğada her varlık zıddıyla vardır. sosyal bilimlerdeki kavram ve terimlerden, fizik bilimine kadar bu böyledir. hegel bu zıdların değerlendirilmesinden oluşturulan yaşam içinde kurabileceğimiz felsefeler için şöyle bir formül oluşturmuştur. ''tez, anti tez, sentez''
dünyada en çok geçerliliği olan ve gönderme yapılan diyalektikler, hegel diyalektiği, aristo mantığı ve marks'ın diyalektik metaryalizmidir.

bütün teist yapıların bile kökeni, var oluş ve ortaya çıkış hikayelerinde diyalektik vardır. kal-u bela miti buna en iyi örnektir. kal-u belada allah, meleklerine insanı yaratacağını söylediği zaman hemen allahın bir zıddı türer o da şeytandır.

diyalektik anlayış gündelik yaşamda gayet rahat hayatımıza giyebileceğimiz bir anlayıştır. gündelik kavramlarda bazen diyalektiği parçalamak gerekir.
''otorite'' kavramını ele alalım.

otorite iyi bir şey midir? kötü bir şey midir? bu otorite kavramının birey üzerinde uygulanış biçimine bağlı bir olgudur. iş yaşamında idarecileriniz pozitif bir otorite şekli sergilerse işlerin işleyişi ona göre olumlu olur. yahut siz iş yaşamınızda bir idareciyseniz göstereceğiniz kararında ve etkili otorite işlerin düzgün yürümesini sağlayacaktır. ebebeynlerinizin üzerinizde kuracağı müspet anlamdaki otorite mevzusuna girmeyeceğim. çünkü daha ülkemizde öyle bir otorite çeşidi icat edilmedi. ama biz yetişkinler olarak bir an evvel öz yaşamımızdaki olumsuzluklar için ebebeynlerimizi suçlamayı bırakıp müspet öz disiplinimizi inşaa etmemiz gerekmektedir.

diyalektik felsefe, ve hatta diyalektik bilimi de diyebiliriz kapitalist modernitenin hayatımızı kalitelileştiriyor gibi yaparak en geri dönülmez tahribatlara yol açtığı yaralara karşı da bir silahtır.
hayatın karşımıza çıkartığı kavramları kabaca ikiye ayırabiliriz. ''algılar'' ve ''olgular'' ''vahşi kapitalizm'' sözcüğü de bir algıdır işin esasında. hatta bir anlatım bozukluğudur vahşi kapitalizm, çünkü kapitalizmin vahşi olamayan bir çeşidi yoktur.
kapitalist modernitenin günümüz insanına dayattığı en sahte algı da ''30 yaşından sonra yaşlandın, necazeti yedin'' algısıdır. kendi yaşamımdan örnek vermek gerekirse olgu hiç de öyle değildir. geçen günlerde 29 yaşında bir kadın arkadaşım istanbul'da çok ünlü olan bir diyetisyene gitti. kadıncağızı görseniniz serçe parmağım zayıflığında bir şey. diyetisyen vücut yağ kitle endeksin daha bilmem neyin bilmem neyin fazla diyor. bu arkadaşım diyetisyenden çıkar çıkmaz, tam da klinik'in karşısındaki lüks spor salonuna ayda 600 yeni ytl karşılığında yazılıyor.