benliğin anlam ve önemden yoksunlaşması. kendini yokluğun içine bırakmış olması..
hiçlik
hiçliğin yokluktan farkı, hiçlik aynı zamanda bir derecelendirme seviyesi iken, yokluk kıyas kabul etmez. hiç diye tanımlanan bile biraz var gibidir, yokluk öteki alem gibi, bilinemeyecek derecede uzaktır.
bir kapı. yoksa bu kadar hiçlikten dev gibi bir dünya çıkmazdı.
hiçlik içinde yok olup kendini unutsan da sana bu hiçliği yaşatan azameti hep hatırla. ey insanoğlu! azamet denizinde kendini dalgalara bırakıp gitmek varken yine karşına çıkan önemsiz taşlara gözün dalıyor. bu bulutların renklerinin anlamı köprünün bittiği noktaya nazaran ne kadar önemli olabilir ki? senin yolunda değiller, yolunun altından akıp giden basit varlıklar.
hiçlik içinde yok olup kendini unutsan da sana bu hiçliği yaşatan azameti hep hatırla. ey insanoğlu! azamet denizinde kendini dalgalara bırakıp gitmek varken yine karşına çıkan önemsiz taşlara gözün dalıyor. bu bulutların renklerinin anlamı köprünün bittiği noktaya nazaran ne kadar önemli olabilir ki? senin yolunda değiller, yolunun altından akıp giden basit varlıklar.
Hem ürkütücü, hem rahatlatıcı bir durumdur.
Örneğin, dert ettiğiniz şeyin, koskoca evrende bir hiç olduğunu bilmek rahatlatır.
Ancak onca yaşanmışlığın ayrılıkta bir hiç olacağı fikri insanı korkutur.
Örneğin, dert ettiğiniz şeyin, koskoca evrende bir hiç olduğunu bilmek rahatlatır.
Ancak onca yaşanmışlığın ayrılıkta bir hiç olacağı fikri insanı korkutur.
(bkz:hiçlik makamı)
28 yaşıma kadar bir anarşist ve bir nihilisttim. Ömrümü bu şekilde tamamlayacağımı düşünürken köşelerim yumuşadı ve daha realist ve etkili bir hayatı tercih ettim. Nihilizm özünde insanı apolitik ve etkisiz bir yumurta haline getiriyor çok sonra fark ettim. Pasif direniş bir hayat biçimiyse bireyde, nihilizmi okumalı ve kavramalı ama hayat pratiği olarak düşüncelerine ve yaşamına aktarmamalı. Yani dengeyi bulmalıyız. Ütopyalarımıza çok bağlanırsak gerçeklikten uzaklaşıyoruz, gerçeklik algımız kayıyor, buradaki gerçeklikten kastım bize sunulan gerçeklik tabi. Bize sunulan gerçekliği reddetme hakkımız var ama bunu nihilist bir bakışla başaramayız. Sürekli olarak, tam bir kabulleniş veya tam bir reddediş halinde bir enerji yumağı gibi oradan oraya savruluyoruz çoğumuz, içselleştirilmiz nihilizm bu savrulma halini de sorgulamadan kabulleniş oluyor. Yani şöyle ifade edeyim beyni tembelleştiriyor demek istiyorum, sorgulama refleksimizi yitiriyoruz. Sorgulamalıyız, ölene kadar sorgulamayız, sorguladıkça görebiliriz duvarların ardındakileri, duvarları sınırlarımız olarak kabul etmemeliyiz, veya hiççiler gibi duvar da yok ardıındakilerde yok dememeliyiz, ikisi çok farklı şeyler değil hayat pratiğinde bunların.