(bkz:son bakış)
aysel gürel
Eski tiyatrocu, meşhur şarkı sözü yazarı, müjde ar'ın annesi. Lakabı deli aysel'dir. Bir dönem genç popçulara duyduğu platonik aşk ile gündemdeydi. Çok karşılaşılmayan bir tür olarak "seksten konuşan yaşlı anne"dir.
Madem ukde dolduruyoruz üşenmeyeyim 2005 yılında bir röportajından bazı bölümleri koyayım buraya;
" kadın, kocasını kıskanmıyor çoğu zaman, öteki kadını kıskanıyor. Erkek de öbür erkeği. Erkek umumi kadınlara başka erkeklerın çükleriyle buluşmak için gidiyor. Öbür vajende başka bir çükle karşılaşıyor. Aslında ego savaşları bunlar. Yoksa bir erkek, bir de kadın. O kadar da önemli değil seks."
"İlk aşklar dürtüdür, dürtü. En büyük aşklar menapozdan sonra olur."
"Seksten hoşlanıyorum ama öyle şartlarım var ki bunlar yerine gelemez. Taraflar iki dakika önce banyodan çıkmış olacak, dişler hela taşı gibi fırçalanmış olacak, kırmızı fenerler yanacak, çok güzel bir müzik çalacak, karnım doymuş olacak, uykunu almış olacaksın, oda sıcaklığı güzel olacak, ipek çarşaflar olacak, olacak da olacak. Adam evvela serenatlar yapacak, romantik konuşacak, çok ırgalamayacak, hottura hottura atmayacak, ısırmayacak, osurmayacak, yormayacak... böyle bir şey olursa hayır demem, ama böyle bir şey olması mümkün değil. Çünkü ertesi sabah hela kapısında karşılaşıyorsun, biliyorsun ki sıçtı çıkıyor adam. Bana göre adam hiç kaka yapmayacak."
"Ben birey değilim. Ben kalabalık bir nesneyim. istediğim zaman istediğim tiplemeleri yapıp aynada kendimi seyrediyorum. Bir de narsizmim had safhada. Benden güzel hiç bir kadın ve hiç bir yaratık yok! Ben mitolojideki tanrıçalara benziyorum! Boynum çok uzun. Kırıştı gitti, aman bana ne! Elbise bollaşmıyor mu!"
"Başörtülü kadınlar beni görünce 'ohh! iyi yapıyorsun!' diyorlar. Belki her gece bir herife veriyorum zannediyorlardır. Öyle olmasan da öyleymiş gibi görünmek bir görev. Çünkü herkes nefertiti'nin askerleri gibi asık suratla dolaşıyor sokaklarda. Gülenlere de deli diyorlar, biliyorsunuz."
Madem ukde dolduruyoruz üşenmeyeyim 2005 yılında bir röportajından bazı bölümleri koyayım buraya;
" kadın, kocasını kıskanmıyor çoğu zaman, öteki kadını kıskanıyor. Erkek de öbür erkeği. Erkek umumi kadınlara başka erkeklerın çükleriyle buluşmak için gidiyor. Öbür vajende başka bir çükle karşılaşıyor. Aslında ego savaşları bunlar. Yoksa bir erkek, bir de kadın. O kadar da önemli değil seks."
"İlk aşklar dürtüdür, dürtü. En büyük aşklar menapozdan sonra olur."
"Seksten hoşlanıyorum ama öyle şartlarım var ki bunlar yerine gelemez. Taraflar iki dakika önce banyodan çıkmış olacak, dişler hela taşı gibi fırçalanmış olacak, kırmızı fenerler yanacak, çok güzel bir müzik çalacak, karnım doymuş olacak, uykunu almış olacaksın, oda sıcaklığı güzel olacak, ipek çarşaflar olacak, olacak da olacak. Adam evvela serenatlar yapacak, romantik konuşacak, çok ırgalamayacak, hottura hottura atmayacak, ısırmayacak, osurmayacak, yormayacak... böyle bir şey olursa hayır demem, ama böyle bir şey olması mümkün değil. Çünkü ertesi sabah hela kapısında karşılaşıyorsun, biliyorsun ki sıçtı çıkıyor adam. Bana göre adam hiç kaka yapmayacak."
"Ben birey değilim. Ben kalabalık bir nesneyim. istediğim zaman istediğim tiplemeleri yapıp aynada kendimi seyrediyorum. Bir de narsizmim had safhada. Benden güzel hiç bir kadın ve hiç bir yaratık yok! Ben mitolojideki tanrıçalara benziyorum! Boynum çok uzun. Kırıştı gitti, aman bana ne! Elbise bollaşmıyor mu!"
"Başörtülü kadınlar beni görünce 'ohh! iyi yapıyorsun!' diyorlar. Belki her gece bir herife veriyorum zannediyorlardır. Öyle olmasan da öyleymiş gibi görünmek bir görev. Çünkü herkes nefertiti'nin askerleri gibi asık suratla dolaşıyor sokaklarda. Gülenlere de deli diyorlar, biliyorsunuz."