bir insanı olduğu gibi kabullenmek

ihtiras limani
kalabalık caddenin köşesinde kıç kadar masanın etrafında oturuyoruz. gelip geçen insanlardan bir kadını alıp kendime iliştiriyorum. düşünüyorum, düşlüyorum. bu andan itibaren benim yanımda olması, bu andan önce kimin yanında ve nasıl olduğunu bilme hissimi öldürebilir mi ? onu yargılayabilir miyim, suçlayabilir miyim ? benden öncekini aldatması, ya da ona yanlışlar yapması, ya da onunla yanlışlar yapması.. insan resetlenir mi her ilişkisinde ? ben kendimi kimde temize çektim ki o kendini çekebilmiş olsun ? insanın geçmişi ibret vesikası mı yoksa gelecek geçmişin izdüşümü müdür ? ve yargılamak hangi kendini hakim tepenin kartalı olduğunu sanmanın yanılmasıdır ?

bildiğim bir şey varsa birbirinin içinde erimeyen şeylerden biri diğerinin şeklini alır. ilişki heterojen bir karışımdır.
indim derelerine
Ben mevlana değilim arkadaş. Çekemem o kadar kaprisi eziyeti.
Sırf kişi arızalı diye onu öyle kabul edemem.
Siktir git , toparlan öyle gel. Veya orada kal beni huzursuz etme.
Kabullenmem ben , herkesi kendimiz gibi görmekten kulağım yara oldu lan.
avni
kendimizi olduğumuz gibi kabullenemiyorken oldukça zor tabi. ama şu olabilir; bir süre sonra değişmesini beklemenin önce kendine zarar olacağını fark ederek zamanla alışır insan. zaten sevmek de böyle bir şey kanımca. diğer taraftan ağaç yaş iken eğilir. bir yaştan sonra insanların değiştirmeye çalışmak ya da değişmesini beklemek eşyanın tabiatına aykırı.
ezcümle diyeceğim o ki;
(bkz:kişi kendinden bilir işi)