daha doğduğu, ne olduğunu bilmediği zamanlar da tanışmış yalan ile ali, yani bizim ali. doğduğunda kendisi ile akran sayabilecekleri topluma gelmiş olan ali, ağabeyinden bir sene üç ay sonra doğuyor. nüfus kayıt meselesinde ilk çocuğun heyecanını tadan ailesi, nüfusa koşmaya gerek yok diye, beş ay sonra çıkartıyor vesikalığını. derdi ki; sanırım abimin oluşu, hayatta her şeyi taklit edebilmeyi öğretti bana. özgün olamadan büyüdüm ben. hatırladığı yaşlarına daldığında, hep yapılanı taklit edişini anımsarmış. abisi tuvaletin lambasını annesinin terliği ile açtı diye, terliğin ayağa giyilebilmesinin dışında bir işlevi olduğunu öğrenmiş. sonra gururuna tuvalet ışığını yakamamayı dert edindiği zamanlar da annesinin terliğini kullanmış. elime o zaman banyodaki çekpasın sopasını alıp ışığı açsam hayatım böyle olmaz derdi. çekpası çekpas, buzdolabını buzdolabı olarak kullanmış. birisi öğretecek de, bizim ali'de işlevi dışında bir eşyaya hükmedecek! kimse evin antresine su döküp sabunlamasa, evin bir ucundan diğer ucuna kayarak gitme zevkini tadamayacak. kimse kovalamasa onu, koşmanın hatta kaçmanın zevkini tadamayacak. 'abim gitmese okula sanayideydim şimdi, belki usta olurdum ustamı izleyip' diyor bazen. usta olmasa çevresinde usta olamayacak! buna rağmen, 'abisinin okulu'na yazıldığında ilk kez, taklit etmediği bir atmosferde buluyor kendini. abisi ile aynı derslere giremediği için, sınıftaki veletler nasıl hareket ederse öyle hareket ediyor ama, bir gün hiç beklenmedik bir şey oluyor. bir üst sınıfta olan abisini tenefüste bir velet ile kavga ederken görüyor, hatta abisi baya dayak yiyor gördüğü kadarıyla. bir hışımla ciğerlerine havayı basıp abisini alıyor veletin elinden. sonra epey tartaklayıp veleti, hızını alamayınca sıranın üstüne çıkıyor ve çocuğun kafasını sıraya yatırıp üstüne basmaya başlıyor. ilk o gün işlevi dışında kullanıyor bir nesneyi. veletlerin yazı yazmak için kullandıkları sırayı, çocuğun kafasını tekmelek için sabitleme aracı olarak kullanıyor. yaşadığı katarsis, kendisi farkında olmasa da ilk defa yaptığı bu özgünlükten geliyor! onu tekmelerken ki kudreti, İskender'de yok! sonra abisinin az önce dayak yediği veleti elinin altından alması ile dönüyor kendi dünyasına. ensesine yediği şaplakla 'sınıfına git lan' diyor abisi, ama yüzünde hem mahçup hem gururlu bir yüz ifadesi var. bizim ali'de eşşekten düşmüş gibi götüne baka baka sınıfına gidiyor ve yolda da söyleniyor 'bırak yesin dayağı işte' diye. ama abisi bir tane onun için. ilk rol modeli, sonuçta onu taklit ederek hayatta kalıyor.
bizim ali'nin hikayesi zengin sözlük kaldıkça, hatta epiktetos'un 'ben varsam ölüm yok, ölüm varsa ben yokum' keskinliği ile devam edecek.
bizim ali'nin hikayesi zengin sözlük kaldıkça, hatta epiktetos'un 'ben varsam ölüm yok, ölüm varsa ben yokum' keskinliği ile devam edecek.