Çin kaynaklarında 3,5 satır civarında bahsedilen bir ihtilali hüseyin nihal atsızın ölümsüz eser haline döndürdüğü kitap. İhtilalde birkaç değişiklik olsa da çin kaynaklarıyla uyuşmaktadır. Kür şad ismi nihal atsızın kendi bulduğu bir isimdir. Kaynaklarda chieh-she-shuai olarak geçmektedir. Atsız bunu kür şad şeklinde türkçeleştirmiştir.
7. Yüzyılda bölünen parçalanan ve daha sonrasında esir düşen doğu göktürk devletinin anlatıldığı kitap. Türkler 10 yıllıl esaretin sonucunda kürşad ve 40 arkadaşı ile bir ihtilal planlar. İhtilalin amacı çin kağanını esir almak ve ölen son kağanlarının (kara kağan) oğlu karşılığında fidye olarak kullanmaktır.
Plan her gece tedbiri kıyafet saraydan çıkıp şehri gezen kağanı bir noktada kaçırmaktır fakat o gün yağan yağmurdan dolayı çin kağanı sarayından çıkmaz. Kür şad ve arkadaşları bunu fark edip artık dönüşü olmayan bi yolda olduklarını anlayıp yine de binlerce asker olan saraya baskın düzenlerler. İhtilalciler yüzlerce çinliyi öldürüp dört aşamayı geçip kağanın kapısına kadar gelirler fakat demir kapıyı kıramazlar.
Çinlilerse sürekli artmaktadır. Kür şad kağanı alamayacaklarını anlayıp kalan 17 arkadaşına geri çekilme emri verir. Samanlığa gidip at kuşanıp vey ırmağına doğru yola çıktıklarında arrık kür şad ve 13 kişi kalmıştır. Vey ırmağı kıyısına geldiklerinde köprülerin yağmurdan dolayı taşan ırmaktan yıkılmış olduklarını görürler ve kılıçlarını çekip artık çinlileri beklerler. Son kalan 12 yiğit ve kür şad ırmağın kenarında korkusuzca çarpışıp can verirler.
Son kalan kür şad da ölmüştü fakat attan düşmemişti. Ölmüş fakat yenilmemişti. Ruhları tanrı dağına, başında alp er tunganın olduğu yüzbinlerce şehidin yanına yürümüştür.
Kür şadın açtığı yol çinlilere korku salmış, türkleri kendine getirmiştir. 40 yıl içinde 5 ihtilal daha planlayıp başarısız olan türkler 40 yıl sonra ilteriş kağan ve tonyukuk önderliğinde kurt başlı sancağı yine ötükende sallandıracaktır. Bu da ikinci kitap olan bozkurtlar diriliyorda anlatılır.
Delinse yer; çökse gök, yansa, kül olsa dört yan
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.
Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan;
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli türkleriz!