direk pavyona gideceğim, oradan solist hanımefendiye peçeteyle şarkı isteğinde bulunacağım. bekle beni motor selinnn.
covid-19 un biteceği tarih
Kimsenin tarih verebileceğini sanmıyorum. Medya da söylenegelen hayat yavaş yavaş normale dönecek söylemi de bir tedavi bulunduğu için değil ellerindeki veriler olumlu yönde değiştiği için ifade ediliyor. Bana kalırsa hastalıktaki yavaşlama veya düz çizgi eğilimi tamamen hava sıcaklıkları ile alakalı. Tabi bu benim uzmanlık dışı kişisel tahminim, sallıyorum.
dışarıda gördüğüm vatandaşlardan çıkan gözlemim Halkın %70'i ne maske takıyor ne hastalığı ciddiye alıyor. Geri kalanı sosyal mesafeye dikkat ediyor başka şeylere etmiyor. Bir şekilde hayatını ciddi anlamda kısıtlayıp evinde kalan, bilinçli karantinayı sıkı bir şekilde sürdüren nüfus aslında hastalığın yayılma hızını düşüren en büyük etken bana göre. Buna sıcağı da eklediğimizde, dışarıda akan kalabalıkların biribirnden virüsü kapma riski sanırım azaldı mevsimsel. Ben yaz boyu pik yapmasa dahi sonbahar da havaların ısısı düştüğünde bu hastalığın seyrine devam edeceğini düşünüyorum. İnsanlar işe gitmek zorunda ve gidiyorlar, alışverişe çıkıyorlar. küçük esnafın %90'ında ne maske var ne eldiven var. Ücretsiz maske vereceğiz dediler o maskeleri alabilen yok. Belediyelerin özel binalara veya caddelere en azından yaşadığım ilde dezenfektan uygulaması yaptığına hiç denk gelmedim. Parasıyla çağırırsanız bir hafta sonra "belki" geliyorlar.
Kısacası devlet, vatandaşının hayatını hastalığa göre değiştirmesine, kısıtlamasına yardımcı olacak hiç bir önlem almadı. Ama sağlık bakanı dediğin zaman öpüp sırtlarında gezdirecekler. Yasak üstüne yasak koyunca seviyorlar. iyi de para lazım, kira var, faturalar var. Patates olmuş 5 lira, sarımsağın kilosu 120 liraya fırlamış. Fırsatçı perakendeciler salgını fırsat bilip birde onlar zaman koymuşlar. E nasıl evde oturacak bu milyonlar? Oturmuyor ki zaten.
İlk sokağa çıkma yasağıyla sonu arasında bile bir rehavet farkını sadece evimin balkonundaki bölgeyi izleyerek görebiliyorum.
Neyse zaten ülke olarak buhrandaydık. Şimdi salgın bahanesiyle mabadımıza girmiş açılmakta olan şemsiyeyi henüz fark etmiyoruz. Ciddi anlamda alım gücünde bir gerileme olduğunu, en azından mavi yaka, asgari ücretli, orta ve alt gelirli olup yaşı 10 sene öncesinin ekonomisini az çok hatırlayacak olanlar için bu önümüzde net bir gerçek. Doların artışı ardından bir çok ekonomistin konuşmalarına bakacak olursanız bu ekonomik buhran salgınla veya salgınsız 4-5 boyunca devam edecek görüşü hakim. Dünya da genel olarak yaşanan bir sıkıntı zaten var, şirket devlet modeliyle yönetilmeye başladığımız ve son kararı CEO nun verdiği sisteme geçtiğimizden beri dış ilişkiler konusunda ki başarısızlıklar, en azından dış politikada monşerlere olan ihtiyacımız bir kez daha gösterdi.
İşin güzel tarafı, doğa kendisini yenileyecek fırsatı buldu bu süreçte. İnsan türünün sadece hareket kabiliyetini kısıtlamak dahi, doğa da müthiş bir canlılığa yol açtı.
dışarıda gördüğüm vatandaşlardan çıkan gözlemim Halkın %70'i ne maske takıyor ne hastalığı ciddiye alıyor. Geri kalanı sosyal mesafeye dikkat ediyor başka şeylere etmiyor. Bir şekilde hayatını ciddi anlamda kısıtlayıp evinde kalan, bilinçli karantinayı sıkı bir şekilde sürdüren nüfus aslında hastalığın yayılma hızını düşüren en büyük etken bana göre. Buna sıcağı da eklediğimizde, dışarıda akan kalabalıkların biribirnden virüsü kapma riski sanırım azaldı mevsimsel. Ben yaz boyu pik yapmasa dahi sonbahar da havaların ısısı düştüğünde bu hastalığın seyrine devam edeceğini düşünüyorum. İnsanlar işe gitmek zorunda ve gidiyorlar, alışverişe çıkıyorlar. küçük esnafın %90'ında ne maske var ne eldiven var. Ücretsiz maske vereceğiz dediler o maskeleri alabilen yok. Belediyelerin özel binalara veya caddelere en azından yaşadığım ilde dezenfektan uygulaması yaptığına hiç denk gelmedim. Parasıyla çağırırsanız bir hafta sonra "belki" geliyorlar.
Kısacası devlet, vatandaşının hayatını hastalığa göre değiştirmesine, kısıtlamasına yardımcı olacak hiç bir önlem almadı. Ama sağlık bakanı dediğin zaman öpüp sırtlarında gezdirecekler. Yasak üstüne yasak koyunca seviyorlar. iyi de para lazım, kira var, faturalar var. Patates olmuş 5 lira, sarımsağın kilosu 120 liraya fırlamış. Fırsatçı perakendeciler salgını fırsat bilip birde onlar zaman koymuşlar. E nasıl evde oturacak bu milyonlar? Oturmuyor ki zaten.
İlk sokağa çıkma yasağıyla sonu arasında bile bir rehavet farkını sadece evimin balkonundaki bölgeyi izleyerek görebiliyorum.
Neyse zaten ülke olarak buhrandaydık. Şimdi salgın bahanesiyle mabadımıza girmiş açılmakta olan şemsiyeyi henüz fark etmiyoruz. Ciddi anlamda alım gücünde bir gerileme olduğunu, en azından mavi yaka, asgari ücretli, orta ve alt gelirli olup yaşı 10 sene öncesinin ekonomisini az çok hatırlayacak olanlar için bu önümüzde net bir gerçek. Doların artışı ardından bir çok ekonomistin konuşmalarına bakacak olursanız bu ekonomik buhran salgınla veya salgınsız 4-5 boyunca devam edecek görüşü hakim. Dünya da genel olarak yaşanan bir sıkıntı zaten var, şirket devlet modeliyle yönetilmeye başladığımız ve son kararı CEO nun verdiği sisteme geçtiğimizden beri dış ilişkiler konusunda ki başarısızlıklar, en azından dış politikada monşerlere olan ihtiyacımız bir kez daha gösterdi.
İşin güzel tarafı, doğa kendisini yenileyecek fırsatı buldu bu süreçte. İnsan türünün sadece hareket kabiliyetini kısıtlamak dahi, doğa da müthiş bir canlılığa yol açtı.
bakmayın salladıklarına en yakin tarih 2023 deniyor. ekonomik çökmüşmüş hükümetin umurunda değil, dışalım olmadıkça ekonomi toparlar. zaten ürettiğimiz bir emtia da yok, ürettiğimiz zerzevatı, bakliyatı tüketerek yaşamımızı idame ettireceğiz.
giysi sorunu olmaz herkesin 10 yıllık çaputu var.
fabrikaları söküp, tarlaya çevirmeli. ot yiyip saman şeyderiz.
saraydakiler beyaz çay ve cennet meyvası yemeye devam eder mi? bilemem.
açların gazabından korkarım.
giysi sorunu olmaz herkesin 10 yıllık çaputu var.
fabrikaları söküp, tarlaya çevirmeli. ot yiyip saman şeyderiz.
saraydakiler beyaz çay ve cennet meyvası yemeye devam eder mi? bilemem.
açların gazabından korkarım.