donnie darko

high hopes
beyin yakan filmlerin başında gelir. insanı bir yerden alıp farklı bir yere götürüp orada bırakan bir film. burası spoiler olabilir ama film bir deja vuyu anlatıyor.

filmin sonunda olaylar açığa çıktığında, zincir tamamlandığında gary jules'un mad world şarkısı çalmaya başlar. o sahneyi çok severim. zira filmin soundtrackı da yine bu şarkıdır.

peho
film üzerine ''korku ve sevgi'' izgesinde belki binlerce fikir belirtilmiştir. alışkanlık olarak bir filmi izlemeden önce yorumlarına pek bakmam, filmi izledikten sonraysa filme kimler hangi pencereden bakmış merak ederim, belki bana da yeni açılan bir pencere olur ümidi beslerim.

bu girdide bahsedeceklerim film hakkında değil de filme yorum yapanlar hakkında olacak.
(bkz:mentionception)

filmi izlemeyenler için de bir cümlelik anlatım yapacak olursak deyim yerindeyse mind fuck bir filmdir kendileri.

filmi izleyen kitleye baktığımda aslında ülkenin her metrekaresinde görülen bir problemle karşılaştım; vekâlet akıl ve fanatiklik.

bazı kimseler hayatta erişilemez gördükleri, ulaşamayacaklarını anladıkları yahut onları aşan bir durumla karşılaştıklarında istemsizce ona bağlanma, onu yüceleştirme eğilimine kapılıyorlar. ben bu durumun sebeplerinden biri olarak öz güven eksikliğini öne sürüyorum.
''benim aklım ermez'' güdüsüyle ortada anlaşılamayan bir durum varsa kimisi o durumu ''ben anlamıyorsam muhtemelen aptallığımdandır, anlatılan şey çok üst düzey'' olarak algılıyor, kimisi de ''ben anlamıyorsam anlatılan şey aptalcadır'' olarak algılıyor.
işte bu noktada çentiğin iki ucu da bataklığa saplanıyor ve mesele içinden çıkılmaz bir döngüde kaosa sürükleniyor.

Aklım ermez güruhu düşünmeye acziyetiyle sorgulamaktan vazgeçip aptallığını kabulleniyor; düşündüğünü sanan ve olayı aptallıkla ele alan güruh ise meseleyi anladığını sanıp kendini yüceltmeye çalışıyor.

işte bu noktada fanatizm işin içine giriyor ve birey, düşüncesinin yanlış olduğunu anlamaktan korkup savunduğu şeye körü körüne bağlanarak onun üzerine bir daha düşünmek istemiyor.
bir durum anlaşılmanın ötesinde kalabilir ama şu da bir gerçektir ki birey düşünmekten kaçmıyorsa hiçbir durum anlaşılmaz değildir.

bu bağlamda şunu demek istiyorum ki ne bizlerin anlamadığı şeyler aptalca, ne de bizler anlamayınca aptalız. sadece ve sadece düşünmekten kaçıyoruz hepsi bu. birilerinin bizim yerimize düşünmesine alıştık, kolay geldi, hoşumuza gitti.
bizi bitirecek bir şey varsa o da aklımızı verdiğimiz vekâlettir.

aklımızı gerçek anlamda başımıza almamız gerek, geç olmadan.

filmle de ilgili şunu iliştirmek istiyorum; yorum okumadan izleyin ve mutlaka izleyin. düşünmeye ihtiyacımız olduğu şu günlerde insanı düşünmeye zorlayan bir film.