fröyd ve fröydizmin içyüzü

kozmos
1992 tarihli ergun göze eseridir. siyaset sosyolojisi bakımından çeşitli noktaları temellendirmesi için frud'a yakın olmak gerekiyordu. kitap, kabaca freud'u, hekimlik geçmişini ve psikanalitiğin temellendirdiği noktaları baltalamak maksadıyla kaleme alınmıştır diyebilirim. söz gelimi, daha kitabın ilk sayfasındaki şu kısım, ilerleyen sayfaların nasıl bir ahvale bürüneceğinin sinyalini yakıyor;

''bir başka yahudi olan marks'ın sistemi komünizm, artık tamamen iflas etmiş bulunmaktadır. förydizm ise eskisi kadar olmamakla beraber hala hüküm sürmektedir. hele bizimki gibi az gelişmiş ülkelerde daha da diktatörce... az gelişmiş ülke demek çünkü, milli geliri değil de daha çok fertleri -zihni kudret bakımından- gelişmemeiş ülke demektir.

değişik bir deyişle, türkiye gibi ülkeler, her şeyin iyisini batıda görüp almaya ve batı'dan gelen her şeyi ''mükemmel'' kabul etmeye alışkın oldukları için, ''förydizm'i de'`:yazarın tabiriyle.` de bir ''bilimsel moda'' olarak gönüllü ve tenkitsiz kabul etmişlerdir.

*
şimdi, elbette ki tenkitsiz kabul, birçok koşulda -hatta hemen her koşulda- ilmi bir yaklaşım, davranış sayılamaz. ancak yazarın neleri veya kimleri temel alıp freudizm'in türk aydınları, düşünürleri, ilmi şahsiyetleri tarafından tenkitsizce ve irdelemeden bütün halinde kendilerine aldıklarını düşündüğü konusu ise meçhul.

güncelleyeceğim burayı.
kozmos
kitap hakkında son yorumum bir sıçmık olduğu yönündedir. yazarın temayülü freud'ın fikri temelde karşılık bulan, hatta onunla anılan ''psikanalizm''i gene freudisyen bir tavırla sikmektir.
ayağa kalkan freud'ı eleştiriyor zaten. eleştiri tarzı, boyutu ve sebepleri bile istemeseler de çeşitli yönlerden freud'ı haklı çıkartıyor bir kere daha.

kitabın son kısımlarında fliess ile yan yana getirilmiş bir fotoğrafı, sözüm ona okuyucunun fotoanaliz yapması bakımından koymuş, yanına da ''fröyd ve fliess, iki sevgili yan yana.'' yazmış yazarın artık kategorisinde bile fazlalık görünen sıçmığı. daha ilk sayfadan etnik kökenden dem vuran yazarın ilerleyen sayfalarda ne sunacağı belliydi az çok...