garip rüyalar

kozmos
david lynch evrenini anımsatan rüyalardır.
*
hayatımda gördüğüm en absürt değil belki ama hatırladığım en absürt rüyadır..
[...]
rüyamda sözde kız kardeşimle odada oturuyoruz ve kız kardeşim bana bağırıyor, vuruyor, ağlıyor..
''beni dışarı bırakmıyorsun, özgürlüğüme engel oluyorsun''diyor..
bende ''dışarıda düşmanlarımız var sana zarar verebilirler!'' diyorum. dinlemiyor beni.
sonra ben sinirleniyorum artık dışarı çıkıyorum..

bir havuza gidiyorum. fakat, sonsuz derinliği olan bir havuz ve suyun altında da nefes alabiliyorum.. sonsuz bir derinliği ve uzunluğu olan bir havuz.. sonra havuzun suyunu çekiyorlar. her taraf toprak, çamur oluyor. havuzdan çıkıyorum karşıdan lisedeki geometri hocama benzeyen bir tane ingiliz adam geliyor.. bende ''bir foto çekebilir miyiz'' diye soruyorum adama. tam foto çekilecekken arkadan bağırışma sesleri geliyor. bir tane q7 jipe bir tane beyaz toros araba çarpmış.. audi q7' nin içinden eski sevgilim yeni sevgilisi ile birlikte iniyor.. ben onları görünce hemen arkamı dönüp uzaklaşıyorum oradan..
yürürken bir tane adam görüyorum.. plaza çalışanı gibi birisi.. ama biraz da gariban bir havası var. evin önünde bekliyor ve elinde çanta yanında çocukları.. adam kendi kendine;

''orospu, orospu! orospu!'' diyor.
''abi kime sövüyosun?'' diyorum,
''karıma!'' diyor.
''abi niye karına sövüyorsun?'' diyorum
''yine dışarı cıktı başkalarıyla sürtüyor'' diyor. bende içimden ''siktiret oğlum yürü sen ya.'' diyorum..

..neyse yürüyorum arkadan belli belirsiz bir ses 'köpeklere dikkat et' diyor. bende kendime ''ulan eğer köpek varsa köpekleri birbirine saldırtayım ki bana saldırmasınlar'' diyorum ve sonra bir yola geliyorum.. öyle bir yol ki, yolun iki tarafından da şelale gibi, kaynak suyu yada fıskiye ne derseniz artık onun gibi şeylerden bok çıkıyor yerin altından.. her taraf bok.. tüm dünya bok olmuş.. ''ulan gitmem de gerekiyor...'' diyorum içimden. neyse arkadan bir araba geliyor ama araba da, bir müstakil ev kadar, şu 'monster' arabalar gibi. ''arabaların ebatları boka göre ayarlanmış demek ki..'' diyorum kendi kendime.. araba yolun iki tarafına bok deryası sıçrata sıçrata gelirken içimden sağa ya da sola geçmem lazım yoksa bu durmayacak diyorum. ulan sağa da gidemem sola da gidemem.. sağa yada sola gidiyorum.. boka gömülüyorum ve araba da bir bok okyanusu atıyor üstüme.. ruhuma kadar boka bulandıktan sonra üstten bir kadın ıslak mendil uzatıyor ve ''al elini yüzünü sil'' diyor bana..