geceye şiir bırak başlığına gündüz şiir bırakmak

ontolojik sancilarimin merhemi
İkisi de anlamsız. Gece ya da gündüz şiiri, şarkıyı, sözleri ne yapacaksa... işte bunlar olanaklarımızı güvence altına almak. Sıkılmaya başladığımız an, bilinçdışı olarak adlandırdığımız bölgeye kaçarak yaptığımız saçma sapan eylemler. Ya da aşk. Aşk insanı bilinçten, bilgiden ve iradeden kaçan şeye doğru açar. Tüm bu edebiyat sizce de çok seksi değil mi? İnsanlar seksi olmak için yazıyorlar. Ötekini ihtişamla donatan bu psikolojik baskı doymak bilmeyen diğer taraftan bizi kendi bölgesinin üstünde yükselterek devam ediyor.
indolentexistence
gece niyetiyle gündüz vaktine :
Derdim. yeter, sakin ol, dinlen biraz artık;
Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam,
Siyah örtülere sardı şehri karanlık;
Kimine huzur iner gökten, kimine gam.

Bırak şehrin iğrenç kalabalığı gitsin

Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle.

Ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran
geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi.

Baudelaire, “İçe Kapanış”
(Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu)
hamlet
Şiiri geceye, Gündüzden bırakmaktır. Planlı yaşamak bunu gerektirir.
Yumurta göte gelince şiir aramak zorunda kalınmaz.

Olmayacak iş değil, saklama koşullarına bağlı olarak aylar sonrasına bile şimdiden bırakılabilir.
avni
bizim gündüzü yaşadığımız saatlerde "aman sabahlar olmasın" diyerek gecenin köründe bir yerlerden paylaşıyor olabilir pekala. dünya yusyuvarlak olmasa da burada gecenin ilk saatleriyken bilmem nerde sabahın körü olabiliyor nitekim. güney yarıkürede de bahar bitiyor yaz geliyor hatırlatırım.