hayal kurmak

ontolojik sancilarimin merhemi
insanlar kendilerine hedef koyarak hayal kuruyorlar. iş konusunda hayaller, tatil emeklilik, çocuk, ev yaşam bla bla.. gerçek dünya içinde tasavvurlar oluşup duruyor. tamam da hayat küstah yani.. biz planlar yaparken o bildiğini okuyor. plan dedim şimdi de evet yani hayalleri planlara ipotek ediyorlar. olmuyor işte.. o . hayale artık hedef demek daha doğru. ulaşıldığında mutluluk hissi geliyor mu ? yani ben zannetmiyorum şunu elde ettim de mutluyum diyebilecek çok fazla kişi olduğunu gerçekten hissederek. oraya ulaşmak bile bu kadar yavan, gerçekliğin içindeki hayallerde. süreç var. neden insanlar süreci küçümsüyor? süreç, yolculuk çok tatlıdır aslında. o hayal kurduğu yere ulaşamasa bile süreçten zevk alsa aslında mutlu olacak biraz. ki hayallere boğmasa da olur kendini gerçeklikte. basit kilometre taşları olsa da yeter. arasında güzel yolculuklar var. bunun dışında hayali bambaşka bir evrende de kurabilir. mesela Sen ve ben bu dünya dışında farklı mekan ve zamanlarda kendimizce yeni hayaller yaratamaz mıyız ? elbette..
insanlar sevdikleri ile hayal kurarken bile bu dünyaya bağlı kalıyorlar. adam diyor ki kadına; şunu bunu yaparım senin için. tamam da hayal işte onu duymak o anda hoş geliyor. elbette gerçek olamama ihtimali var. ki genelde gerçekleşmiyor. zaten romantizm dedikleri bu olsa gerek. ben diyorum olayı başka boyuta taşımalı. ferhat şirin modundan çıkıp yeri gelir anime tadında hayaller kurmalı. hem zararsız hem de acayip tatmin edici..

bambaşka dünyaları düşünemez mi insan ? orada koltuktan uzaklaştığımızı, gökkuşağının bittiği yerde cüceleri dolandırıp altınlarını aldığımızı ve sonra ne bileyim orta çağın sefaletine bir nebze çare olduğumuzu düşünmek!?
gibi gibi..
yapılır yani.
ihtiras limani
hayal kurmak köklerini salacak toprak, yapraklarını uzatacak gök bulmak demek. toprağı, göğü bilmek demek. varacağı bir yere sahip olmak demek. hedefler hayallerden sonra gelir. hayal kurmak kalbin, nefsin ve birçok şeyin arzuladığı şeylere aklın, maddenin, acziyetin prangasından kurtulup uçmak demek. bunun dozajı çok fazla arttığında hayalperest oluyor insan. yaşamıyor esasen. yapmıyor, uğraşmıyor. dışarıda savaş varken kulaklarını tıkayıp şarkı söyler gibi bir hal içinde oluyor. ümidi olmayan hayal kuramaz. sadece, ümitlerini gerçek dünyada yapamadığı için, hayallerde gerçekleştirir. hayallerinden vazgeçtiğinde ölür insanın ümidi.
pestenkerani
Turşu kurmakla netice olan, hayalkırıklığı ile nihayet bulan, karamsarlık ve ikilem ile devam eden zihin ve kalp kurgusu.

Bir ülkede kurulan hayallerin toplamı bireysellik ile çoğunlukta ise o ülke bencil insanlarla doludur.
Toplumsal hayaller kuralım, hayalden önce de hayale gerçekleri taşıyalım.
nalbantyani bezirgan
Başlarda olması istenilen şeylerin bir miktar arzu, istek ve akıl gücüyle tahayyül edilmesiyken, zamanla yaşamın acı gerçeklerinden kaçınmak ve bir nebze olsun huzurlu hissedebilmek için yapılan zihinsel faaliyet.
Öyle bir zaman geliyor ki akşam olsa da evet gitsem diyorum. Usulca girsem yorganın altına, kendimi kulaklıktan gelen müziğe verirken dünyanın bütün pisliklerine, dertlerine sağır etsem...
ihtiras limani
Aklımın içindeki tavşan deliğinden aşağı düşüyorum. Cüceler ülkesinde dev oluyorum ister, ister körler ülkesinde kartal. Kendi mücadelemi yaratıyor ve elbette zaferle ayrılıyorum. Yeniden ve yeniden kazanıyorum sevdiğim kadını, ruhuna ve bedenine sahip oluyorum. Fizik kurallarına hala uyuyorum ama kader eriyen demir gibi hayalin gücü karşısında dirençsiz, örsümde dövülür bütün prangalar ve ne istersem o olurlar. Gözlerimi kapatıyorum, hayaller yıldızlar kadar uzak olsalar da gökyüzü onlarla güzel. Karanlık gecelerde pusulalarım.
rakunzhell
siz hiç bob marley'le evinizin önünde, parmak uçlarınızı hissetmediğiniz bir kış günü, sokak aydınlatma lambasının loş ışığında lada samara'nın içinde karşılıklı sigara içtiniz mi?

ya da başınıza güneş geçtiği bir gün, okyanusun ortasında, jack london'un kaptanı olduğu bir gemide ateşler içinde yatarken, baba şefkatiyle başınızı okşadığı oldu mu?

uzaylılar diye itham ettiğiniz o varlıklarla uzayın derin boşluklarında, adını bile telaffuz edemediğiniz bir element için omuz omuza verip, son teknoloji silah kullandınız mı?

ferhat'ın deldiği dağlarda; leyla, mecnun, ferhat, şirin, siz ve sevdiceğiniz tabu oynadınız mı?

milattan önce x yılında; kanatları üçer metre, gözlerinden ateş fışkıran, şeytani bir yüze sahip dinozorun sırtında kitap okudunuz mu hiç?

yanınızdaki şişedeki suyu içtikten sonra, bir kargaya dönüşerek harikalar diyarındaki alice'nin uyuz olduğunuz tavşınının havucunu elinden aldınız mı?

bunların hepsini yapan bi tanıdığım var:)