hayaletler

tazeekmek
Hayaletler hayal edenler ve hayal etmeyenler olarak ikiye ayrılır 0-10 yaş öcü 10-16 Hayalet 16-20 Öyle bişi yok olarak kendine ait ayrılan dallarıda mevcuttur
cisi gelen sanat tarihcisi
Birkaç haftadır, arada sırada gelip korkutan tuhaf bir hayaletin varlığını hissediyorum.

Hayalet tam gitmişken tekrar arıyor, tekrar sesini duyuyorum. Tekrar bana yazdıklarını okuyorum ve tekrar ona dokunmayı denediğimde kayboluyor.

Yakın bir dostumla piyano çalmaya gidiyorum. Bazen o oturuyor piyano koltuğuna, o bir şeyler söylerken zaman duruyor biraz, önce camı açıp sokağı seyrediyorum, sonra kapıdan çıkıyorum ve öylece durmuş insanların yanından geçiyorum. Güzel Sanatlar Fakütesinin dışına çıkıyorum ve bir sigara içiyorum.

Kendisine bol gelen eteğiyle harika gözüken tuhaf kadına bakıyorum, ağzındaki sigaranın ne olduğunu merak ediyorum. Tahmin etmeye çalışıyorum.

Tuhaf ayakkabılı adamın ayaklarının kaç numara olduğunu merak ediyorum, tahmin etmeye çalışıyorum. Zaman durmuşken, yere çöp atarken, havada kalan gofret ambalajını inceliyorum.

Sonrasında tekrar fakülteye giriyor ve asansöre ilerliyorum, asansörün önünde kalabalık oluyor. Tiner kokan bir adama, sarı saçları ve mavi gözleriyle bana 60'ların Fransız filmlerindeki ikon kadınları hatırlatan güzel kadının bakışlarını seziyorum.

Benim gibi ufak tefek, üzerine beyaz tişört giymiş sevimli kadın da, onlara bakarken, elini asansörü çağırma düğmesine götürmek üzereyken durmuş zaman.

İçlerinden geçiyorum, asansörü çağırıyorum. Gelmesi tam 22 saniye sürüyor. Biner binmez, kurtulduğum tiner kokusu bana değerli hissettiriyor.

Asansör duruyor, asansörden iniyorum ve çıkarken bakmaya tenezzül etmediğim insanların yüzlerini inceliyorum. Birisi gitar çalmayı deneyen çirkin bir eleman.
Yanında da onun çirkinliğinde bir kadın, birbirlerine çok güzel bakıyorlar. Gülümsüyorum.

Sonrası mı? Devam edeceğim elbette!
Müzik ekipmanlarının olduğu bölüme giriyorum, arkadaşımın piyano çaldığı odanın kapısını açıyorum. En yakın dostum, kendisine küçük geldiğini düşündüğüm pembemsi tuhaf hırkasıyla, 10 dakika önce oturduğum sandalyeye bakıp bir şeyler anlatmaya çabalıyormuş.

Sandalyeye oturuyorum, ona gülümsüyorum ve zaman tekrar akıyor.
"Olum var ya! Hala o kalbi silmemiş!" diyor bana, gülümsetiyor beni.
"Hahaha, yıkanmadı günlerdir herhalde! Su mu yok acaba!" diyorum. Ve gece oluyor, bir sonraki gün için tekrar buluşmayı planlıyoruz.

Bugün, gördüğüm şeyleri düşündüm. Görmemem ve bilmemem gereken şeyleri öğrendim. Hayaletlerin kendi ağızlarından.

Sonra gülümsedim ve bir anda hayaletlere inanmayı bıraktım. Beni rahatsız etmelerine izin vermeyeceğimi söyledim kendi kendime.

Ve.... Sonrası meçhul.