"Hoşlanılmayan bir davranışın en küçüğünü, başkalarından önce kendimizde deneyip etkiyi görmeli; ondan sonra bunun daha büyüğünü başkalarına uygulamanın ne denli uygun olup olmayacağına karar vermeliyiz".
genel olarak böyle bir açıklaması mevcut ve aslında taşıdığı bu anlam doğruymuş gibi gözükse de, burada da hatalı bir kullanım söz konusu olduğunu düşünüyorum. burada da dememin nedeni için ise (bkz:Bitki çayı)
işin ilginç yanı çok küçük yaşlarda duyduğum bu atasözünü tamamen tersten anlamama da, bu hatalı kullanımın yol açtığını düşünüyorum. şöyle ki bu sözü ilk duyduğumda, "çuvaldız" kelimesinin ne olduğunu bilmiyordum. yeni duyduğum kelimeleri araştırma merakım olduğu için, şimdi tam hatırlamıyorum ama, bir sözlük ya da ansiklopediden ( evet o zamanlar internet yoktu) çuvaldız kelimesine bakmıştım. çuvaldızın çuval gibi kalın ve kaba kumaşların dikiminde kullanılan oldukça büyük bir iğne türü olduğunu görünce de, sözün aslının, "çuvaldızı kendine, iğneyi başkasına batır" olarak düşünmüştüm. burada yola çıktığım mantık, şüphesiz ki, can yakması açısından çuvaldızın çok daha fazla etkili olduğunu düşünmem ve doğal olarak, iyi niyetli bir insanın da, asıl eleştirilerini kendisine yapması gerekliliğiydi.
gelelim sözün hatalı kullanım olduğunu düşünmemdeki nedene. aslında burada püf nokta "batır" sözü. zira sözün orjinalinde de batır eylemi geçmekte. bu bir emir kipi. yani demek oluyor ki, iğneyi kendine batırdıktan sonra, canının yanacağını anlama rağmen, çuvaldızı da git başkasına batır. bana göre daha doğru kullanımı " önce kendine bir iğne batır da, sonra başkasına çuvaldız batırmak ne kadar acı verir onu düşün" şeklinde olabilirdi. ya da daha öz olarak ifade edilmek istenilse, "kendine iğneyi batırırsan, başkasına çuvaldız batırmaman gerektiğini anlamış olursun" şeklinde olabilirdi. bu şekliyle, sözün anlatmak istediği şeye çok daha yakın bir ifade biçimi gerçekleştirilmiş olurdu diye düşünmekteyim.
not : atasözleri ve deyimlere karşı bir insan değilim. hatta tam tersi, toplumsal yaşamın vazgeçilmez parçaları olduğunu ve gelecek nesille aktarılmak istenilen dersleri çoğu zaman mükemmele yakın derecede özetlenmiş şekilde verdiğini düşünürüm (elbette hepsi için geçerli değil) beni rahatsız eden, bu canım anlatımların, minik gibi gözüken ama çok farklı anlamlara neden olabilecek, eksik ya da hatalı kullanımları olduğu gerçeğinin altını çizmektir. ilerde aklıma gelirse, benzer türden sözleri, bu eleştirisel gözle başlıklara taşımaya da niyetliyim.
genel olarak böyle bir açıklaması mevcut ve aslında taşıdığı bu anlam doğruymuş gibi gözükse de, burada da hatalı bir kullanım söz konusu olduğunu düşünüyorum. burada da dememin nedeni için ise (bkz:Bitki çayı)
işin ilginç yanı çok küçük yaşlarda duyduğum bu atasözünü tamamen tersten anlamama da, bu hatalı kullanımın yol açtığını düşünüyorum. şöyle ki bu sözü ilk duyduğumda, "çuvaldız" kelimesinin ne olduğunu bilmiyordum. yeni duyduğum kelimeleri araştırma merakım olduğu için, şimdi tam hatırlamıyorum ama, bir sözlük ya da ansiklopediden ( evet o zamanlar internet yoktu) çuvaldız kelimesine bakmıştım. çuvaldızın çuval gibi kalın ve kaba kumaşların dikiminde kullanılan oldukça büyük bir iğne türü olduğunu görünce de, sözün aslının, "çuvaldızı kendine, iğneyi başkasına batır" olarak düşünmüştüm. burada yola çıktığım mantık, şüphesiz ki, can yakması açısından çuvaldızın çok daha fazla etkili olduğunu düşünmem ve doğal olarak, iyi niyetli bir insanın da, asıl eleştirilerini kendisine yapması gerekliliğiydi.
gelelim sözün hatalı kullanım olduğunu düşünmemdeki nedene. aslında burada püf nokta "batır" sözü. zira sözün orjinalinde de batır eylemi geçmekte. bu bir emir kipi. yani demek oluyor ki, iğneyi kendine batırdıktan sonra, canının yanacağını anlama rağmen, çuvaldızı da git başkasına batır. bana göre daha doğru kullanımı " önce kendine bir iğne batır da, sonra başkasına çuvaldız batırmak ne kadar acı verir onu düşün" şeklinde olabilirdi. ya da daha öz olarak ifade edilmek istenilse, "kendine iğneyi batırırsan, başkasına çuvaldız batırmaman gerektiğini anlamış olursun" şeklinde olabilirdi. bu şekliyle, sözün anlatmak istediği şeye çok daha yakın bir ifade biçimi gerçekleştirilmiş olurdu diye düşünmekteyim.
not : atasözleri ve deyimlere karşı bir insan değilim. hatta tam tersi, toplumsal yaşamın vazgeçilmez parçaları olduğunu ve gelecek nesille aktarılmak istenilen dersleri çoğu zaman mükemmele yakın derecede özetlenmiş şekilde verdiğini düşünürüm (elbette hepsi için geçerli değil) beni rahatsız eden, bu canım anlatımların, minik gibi gözüken ama çok farklı anlamlara neden olabilecek, eksik ya da hatalı kullanımları olduğu gerçeğinin altını çizmektir. ilerde aklıma gelirse, benzer türden sözleri, bu eleştirisel gözle başlıklara taşımaya da niyetliyim.