kötülük

ontolojik sancilarimin merhemi
kötülüğün daha 'ilk insan'la başladığını düşünürsek fıtrati bir durum olarak değerlendirilebilir. ideler dünyasından her kavram zıttı ile anlam bulur. kötülüğü 'tanrı' mı yarattı yoksa tıpkı aydınlığın olmadığı yerin karanlıkta kalması gibi sonradan mı oluştu? karanlık bir mahluk mudur yoksa bir sonuç mu? karanlık bulaşıcı değilken, kötülüğün bulaşıcı olması nasıl açıklanabilir? evrendeki iyi ile kötünün mücadelesi, kötü olanı 'tanrı'nın tasarlarladığının bir delili midir? tüm bu soruların cevaplarında kötülüğün gerekliliğinin nedenleri yatmaktadır.
kozmos
sorun kisvesi altında düşünülen, aslında sorun olmayan sorunumsudur.

her şey zıttı ile var olur düşüncesini bilmeyen kalmamıştır belki ama yine de bilmeyen için;
(bkz: diyalektik materyalizm)
*
öze dönecek olursak, bir şeyin var olabilmesi için o şeyin bir de antitezinin olması elzemdir. zira olmazsa, o şeyin varlığından da söz edilemez. örneği kötülük olmasa, iyilik de olmaz neden mi?

çünkü kötülüğün, kötülük olabilmesi için örnek alınacak bir de karşıtının olması gerekir. olmazsa kötülük kime göre, neye göre kötülük olacaktır? ''kötü'' diye addedilen şeyin ''iyi''ye evrilmesine bile şahit olabilirdik böyle bir durum olsa idi.

sokaklarda kafa kesmenin ''iyi'' olarak nitelendirildiğini düşünün...
sonuç: tanrının şanından da forsundan da yücedir bu iki kavram...
hem tanrı kim ki allasen..