Neden cia, Mossad, DGSE, mi6 gibi olamadığına dair naçizane bir yorumum var.
1)İyi bir istihbarat örgütünüz varsa, iyi operasyonlar yaparsınız. İyi analizler yaparsınız, teknolojiyi önemsersiniz, ülke için ne gerekirse ona yönelik tespitlerde bulunursunuz.
2) Milli İstihbarat Teşkilatı'ndaki gibi; bazı torpilli, liyakatsiz, kibirli şahıslara maaş, araba ve benzin parası ödemezsiniz. Lojmanlarınızda MiT Müsteşarından nefret eden, kendisi müsteşar (veya başka bir makam sahibi) olamadı diye ondan intikam almaya çalışan, müsteşarından habersiz bir biçimde kadrolaşan, insan kaynaklarını kontrol eden esmer ve kumral adamlar (ve onların şımarttığı kadınlar) olmaz. Kendi çocuğu Ankara'da yabancı dil ve diğer sınavlara hazırlansın diye özel öğretmenler tutan, ama "Ay sen dersaneye gitmişsin" diye aşağılayan istihbaratçılar olmaz. MİT'e torpille girdiği halde kendini çok üstün zekalı zanneden, bej rengi pahalı bir trenckot giyinip, kırmızı rujuyla ve topuklu ayakkabısıyla hava atan istihbaratçı kadınlar olmaz. Garibanı aşağılayan, ah alan, gözyaşları döktüren istihbaratçılar olmaz. Bir istihbaratçının işi, dedikodu yapmak değildir. Bir istihbaratçı; "leb" demeden "leblebi"yi anlamak ve çok zeki olmak zorundadır. Bir olay daha hiç olmadan, olacağını hissedebilmelidir. Önceden uyarabilmelidir.
3) İyi bir istihbarat örgütü telekomünikasyon ve siber dünyada istihbarat toplar. İstihbarata ayrılan bütçeyi Brüksel'deki lüks midye lokantalarında yemez. Ankamall'deki Starbucks'ı zengin etmez. Ankara'nın taksicilerini de zengin etmez. Çünkü bunda hiçbir milli menfaat yoktur. Boş işlerle uğraşmaz iyi bir istihbarat örgütü. Terörle mücadele eder. Ülkesinin milli güvenliği için çalışır.
4) İyi bir istihbaratçı asla şöyle düşünmez: "Oh ne güzel, nasıl olsa ben artık mitçiyim, arkam da sağlam. Artık ömürboyu burada çalışacağım"
5) Ve son olarak... İyi bir istihbarat örgütü, kendi içindeki kripto fetöcüleri tespit eder. Vatan hainlerini daha en başından işe almaz. Hem kendi ülkesinde hem de dünya çapında başarılarla anılır. Esrarengizdir. Prestijlidir. Ketumdur. Gizlidir, ama aynı anda hem görünür hem de görünmezdir...
1)İyi bir istihbarat örgütünüz varsa, iyi operasyonlar yaparsınız. İyi analizler yaparsınız, teknolojiyi önemsersiniz, ülke için ne gerekirse ona yönelik tespitlerde bulunursunuz.
2) Milli İstihbarat Teşkilatı'ndaki gibi; bazı torpilli, liyakatsiz, kibirli şahıslara maaş, araba ve benzin parası ödemezsiniz. Lojmanlarınızda MiT Müsteşarından nefret eden, kendisi müsteşar (veya başka bir makam sahibi) olamadı diye ondan intikam almaya çalışan, müsteşarından habersiz bir biçimde kadrolaşan, insan kaynaklarını kontrol eden esmer ve kumral adamlar (ve onların şımarttığı kadınlar) olmaz. Kendi çocuğu Ankara'da yabancı dil ve diğer sınavlara hazırlansın diye özel öğretmenler tutan, ama "Ay sen dersaneye gitmişsin" diye aşağılayan istihbaratçılar olmaz. MİT'e torpille girdiği halde kendini çok üstün zekalı zanneden, bej rengi pahalı bir trenckot giyinip, kırmızı rujuyla ve topuklu ayakkabısıyla hava atan istihbaratçı kadınlar olmaz. Garibanı aşağılayan, ah alan, gözyaşları döktüren istihbaratçılar olmaz. Bir istihbaratçının işi, dedikodu yapmak değildir. Bir istihbaratçı; "leb" demeden "leblebi"yi anlamak ve çok zeki olmak zorundadır. Bir olay daha hiç olmadan, olacağını hissedebilmelidir. Önceden uyarabilmelidir.
3) İyi bir istihbarat örgütü telekomünikasyon ve siber dünyada istihbarat toplar. İstihbarata ayrılan bütçeyi Brüksel'deki lüks midye lokantalarında yemez. Ankamall'deki Starbucks'ı zengin etmez. Ankara'nın taksicilerini de zengin etmez. Çünkü bunda hiçbir milli menfaat yoktur. Boş işlerle uğraşmaz iyi bir istihbarat örgütü. Terörle mücadele eder. Ülkesinin milli güvenliği için çalışır.
4) İyi bir istihbaratçı asla şöyle düşünmez: "Oh ne güzel, nasıl olsa ben artık mitçiyim, arkam da sağlam. Artık ömürboyu burada çalışacağım"
5) Ve son olarak... İyi bir istihbarat örgütü, kendi içindeki kripto fetöcüleri tespit eder. Vatan hainlerini daha en başından işe almaz. Hem kendi ülkesinde hem de dünya çapında başarılarla anılır. Esrarengizdir. Prestijlidir. Ketumdur. Gizlidir, ama aynı anda hem görünür hem de görünmezdir...