modern insanın en büyük problemi

turuncu gemi
yaşam içinde her somut ve soyut varlık diyalektik bahsinin konusudur. yani yaşamda her şey karşıtıyla mahfuzdur. modernite denen kavram da bundan müstesna değildir. modernite denen kavramı da özü itibariyle kapitalist modernite ve sosyalist modernite olarak ikiye ayırabiliriz.
hiç unutmuyorum, eskilerde çok güvendiğim bir büyüğüme "insan ne için yaşar" diye bir soru sormuştum. cevabı tabii ki de "insan şerefi, haysiyeti için yaşar" olmuştu. bu bahsettiğim insan gerçekten de öz yaşamında şeref ve haysiyet için yaşamanın en gerçek örneklerinden birisiydi.

bu çağın insanının en büyük talihsizliği, kapitalist modernitenin en hayâsız haydut nitleğine bürünmesidir. din gibi bir kurumdan, aile kurumuna kadar her olguyu insana savaşta güçlü bir silah olarak kullanabilmekte. kapitalizmin topluma karşı yürüttüğü bu savaş, devlet aygıtı gücüyle de gayet örgütlü bir savaştır.

bunların dışında günümüz insanından çok sıkılmaktayım. bülent ortaçgil bir şarkısında fevkâlade bir cümle etmiştir "bu iş zor yonca, çünkü insanlar yıllar boyunca hiç soru sormadan durur." günümüz insanı merak etmekten çok sıkılıyor. ibni haldun da demiş zamanında "insan ana babasının değil, ezberlerinin çocuğu olmuş" yazık ki günümüz insanı bundan beter yoz bir mahlukâta dönüşmüş ve bu haliyle acayip hayvanlara benziyor. bu durum eskiden bir tek onları çürütüyor sanmaktaydım. artık ben de çürümekten korkuyorum.
monster degree
modern olmaya çalışırken yeterince modern olamayıp geleneksellikle de bağını tamamen kopartarak aralarda bir yerlerde sıkışması bence.

yoksa ne modern olan için modernlik ne de gelenekselci için geleneksellik bir problem. insanın kendi seçimleri neden kendisi için bir sorun teşkil etsin ki zaten?
mislilac
Kendini çok önemli sanmasıdır. Değersizliğimizle yüzleştiğimiz zaman bir problemimizin kalacağını zannetmiyorum. Bu dünyada yaşayan 7 milyara yakın insandan sadece biriyiz. Bu dünyadaki en büyük aşkı yaşamıyoruz, en büyük acıyı çekmiyoruz ve en mutlu anlar bizim değil. Sıradan insanlarla sıradan bir hayat yaşıyoruz. Kısacası bu hayatta hiçbir iz bırakmadan yok olup gideceğiz. En babamızın öldükten 200 yıl sonra adı anılmayacak. Değersiziz! Kabullenin.