rakıyı susuz içmek

turuncu gemi
büyük yazar aziz nesin derdi ki; ''türklerin dünyada iki tane icadı vardır, rakı ve ayran. onlar bile saf değildir sulandırırız.''

rakının suyla içilmesinin adet oluşu ittihat ve terak-i döneminde başlar. ingilizler viski'yi sodayla içince bizim özentilerde rakıyı suyla içmeye başlamıştır. herkesin damak tadı tabii ki farklılık gösterir ama gerçek manada rakının tadı buzla alınır.

biz antakya'da rakıyı genelde kendimiz incir meyvasıyla yaparız. içine hiç bir kimyasal alkol maddesi eklemeyiz. tamamen incirin kendi mayalanan alkolünün eşssiz zevkini yaşarız. zatem bizim rakımız su katsan da beyazlama özelliği olmayan bir türdür. yaptığımız rakıyı satmak gibi çakallığımız da yoktur. ama ülkemizin en büyük bira üreticisi kodamanın bizim kendi içmek için ürettiğimiz 3 gram rakımızdan vergi almak gibi çakalca istekleri olmuştur geçmişte
rebirth
Asla yapamadigim eylem.
Genelde 3 duble sonrasi guzellesmeye basliyorum. Hatta es keza aynaya baksam, kendimi yakisikli bulmaya basliyorum. Bu yuzden masa muhabbetine katilim gostermek icin kesiyorum icmeyi.
Muhabbettir rakiyi iciren, rakidir masayi guzellestiren.
avni
rakıya hakkını teslim etmektir. aynen çayı şekersiz içerek çayın hakkını vermek gibi ya da acı bir yemeğe şeker karıştırmadan yemek gibi. acı sevmiyorsa yemez kişi. tatlıya da acı karıştırmaz.

ha zevk meselesidir tartışılmaz. isteyen istediği gibi zıkkımlanır orası ayrı. rakının keyfini, hazzını en iyi şekilde tatmak istiyorsan susuz içersin. içilemiyorsa ya rakı bünyeye uymuyordur ya da bünye rakıya.
bu arada; "bakın rakıyı sek içiyorum ne kadar da dayanıklıyım" diyerek içenleri de çok kötü çarpar. zira rakı rakıya saygısı olmayanları özellikle ayırt eder.
hasılı:
köprünün altı testi.