Gazi üsteğmen Serdar Öztürk, 1994'te Silopi'de Pkk'yla vuruşurken, mayına denk geldi, sol gözünü kaybetti, iki hafta komada kaldı, iki yıl hastanede yattı, onlarca ameliyat geçirdi, bazı iç organlarını kaybetti, ciğerinden kafatasına kadar, vücuduna saplanan 17 şarapnel parçası çıkarılamadı, onlarla birlikte yaşıyor, Devlet Övünç Madalyası'yla ödüllendirildi, İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesine girdi, avukat oldu, Ergenekon kumpasıyla hapse tıkıldı, suçsuz yere beş yıl dokuz ay yatırıldı, Cumhurbaşkanlığına dilekçe yazdı, “insan hem kahraman, hem terörist olamaz, feda ettiğim gençliğim ve sağlığım devletime helal olsun” dedi, madalyasını iade etti. Babası bu kederi taşıyamadı, rahmetli oldu. Babasının ölümü kendisine söylenemedi, kaybettiğinden habersiz, altı ay boyunca babasına mektup yazdı. Ve, bir bayram sabahı… Çok özlediği babasıyla açık görüşte bayramlaşacağını düşündüğü gün, annesinden öğrendi.