sürüden ayrılanı sürü kapar

ontolojik sancilarimin merhemi
sürüler ayrılınca içinde kaldığı kalmayı seçtiği veya kalakaldığı ayrıcalıklı gizemli mafyatik minyatür sürü onun sonu olur. büyük demokratik ve kamusal sürü bunu affetmez. Ve Sonunda linç türkiyem olur.

kamunun olduğu yerde linç kaçınılmaz. eğer kimse kimseyi linç etmezse sodom ve gomora'yı yeniden yaşarız; sevgi aşmaması gereken bir sınırı aşar ve kamunun yerini tek tük ikili ortaklıklar alır (kimsenin içi, başkalarının şortunu inceleyecek kadar dışına çıkmaz). bir iç yaratmak istiyorsak bir şeyleri dışarıda bırakmamız gerekir ve zaten bunun için, bu sistemin neye dair olduğunu anlamak için de, dışarıya attıklarına -çöplerine- bakarız. bir insan için de geçerli bu: neye tahammülümüz yoksa o anlama geliyoruz. bu dehşet verici bir şey.
kozmos
“Her doğru her yerde söylenmez, her doğru, her yerde yaşamaz.” Fikrini benimseyememiş insanın kitle karşısında ezilmesi.

Doğa bu. Birkaç gökdelen dikildi, nasdaq kuruldu, para bulundu diye evrimsel mirasları ve gerçekleri atamıyoruz.
Üstümüzde hırka, ayaklarımızda ayakkabı cebimizde telefon var diye değişmez bazı şeyler, insan topluluk halinde yaşayan bir hayvan. Toplum, anayasa, adalet, hukuk, yargı gibi kavramlar bunun ispatı.

Olumlu yaklaşırsak güzel bir durumdur bu aslında, gen havuzu kirliliğini önler. Adapte olamayan yok olur.