tavla

ulduz
bilen birini rahat rahat kapıyı dizip köşeye sıkıştırabileceğim oyun. evet zarlar bir şeydir ama taşların yerini görmek de çok şeydir.
sos
taş kırmaların, oyunun kırılma noktası olabildiği oyun. bazen oyun bir yerden sonra taraflardan biri için artık iflah olmaz derecesine gelebiliyor.
sos
bir oyunu sevmek ile bir oyunu zeka gerektirdiği için sevmek... ikisi biraz farklı şeyler.

tavla vakit öldürmek için birebir. taşınması kolay bir tahta ve pullardan ibaret. kafayı da çok yormuyor. mesela esnaflar kafayı çok yormadığı için tavlayı tercih ederler. zaten adamların kafaları gün boyu "dükkanın kira ödemesine kaç gün kaldı?" "yeni mal alsak mı ki?" "toptancı gelecek para yok" veya "şu müşteriye nasıl kazık atayım?" gibi sorularla ve dertlerle meşgul.

bir de satranç oynayıp kafayı mı yesin...
cihan yandi kanli nigar
Tavla iki kişi ile oynanan, toplamda 30 taşı olan keyifli bir oyundur. Çok eski zamanlardan beri oynandığı bilinmektedir. İlk tavlalarda taşların, kemiklerden yapıldığı, tarihi araştırmalar neticesinde düşünülmektedir. Osmanlı Devleti'nde de 1400 yılları civarında tavla oyunu yaygın halde oynanmaktaydı. Günümüze gelindiğinde tavla kültürü ciddi anlamda geleneğini sürdürmektedir. Türklerde oynanan tavlanın zar kombinasyonlarının isimleri, Farsçadan gelmektedir. Bende oynamayı çok severim rakip tanımam. Rahmetli dedem öğretmişti.