6 ay sonra tekrar ziyaret etme sansi bulduğum Hatay'ın merkez ilçesi olan tarihi şehir. Ulucami nin ilerisinde ilk soldan iceri döndüğünüzde hamamin karşısındaki "bizim künefe"bence en iyisi. :)
Ters orantılı bu iki şey arasinda sürekli kaliyoruz.
İşte bu yuzden bir çok insanın evinde binilmeyen bisiklet, calinmayan müzik aleti vs hobi ürünleri dolu ama hicbir şey olamamışligi doyamamisligi örtmüyor. Sevisirken bile insanlar sevdiginin solugunda bir anlam varken onun solugunda ya da sesinde bencilce sadece kendini ölçüyor.
fiziksellik ruhsal olana giden bir yol değil de amaç haline geldiginde hizlica yok oluyoruz fazlası değil...
Milan kundera nın yavaşlık kitabını ikinci defa okuyorum. Mükemmel bir kitap.
Başta bir Fenerbahçeli olarak taraftar refleksi ile karşıladım olaylari lakin gercek şu ki hakli ya da haksizindan öte futbol siyaseton oyuncagi olmuş çamur bir mecraya döndürüldüğünden mutevellit nerden tutsan olay elin kalıyor.
...gözünü tavana dikip sabahlamak Tatlıdır ama tehlikelidir.
Tıraştan tıraşa yüzüne bak, Unut yaşını Koru kendini bitten, Bir de bahar akşamlarından; Bir de ekmeği Son lokmasına dek yemeği, Bir de ağız dolusu gülmeyi unutma hiçbir zaman. ... Nazım Hikmet Ran
Zorlu bir kış geçirdim, seninki gibi neftî acıktım, bitlendim, bir yerlerim sancıdı sökmedi ama hoyrat kuralları faşizmin çünkü kalbim aşktan çatlayıp yarılırdı. Her sabah çarpışarak çekilirdi karanlık alnacımdan acılar bile duymadım kof yürekler önünde beynim her sabah devrimcinin beyniydi _____________ İsmet Özel
Bir insani siyasal ve sosyal hayata hazırlayan önemli bir pratiktir. İnsan yalnızlığı kimsesizlik olarak algiliyor bu pratikten yoksun kalarak diger insanların arasinda bunu bu eksikliğini gidermeye çalışıyorsa bu caba beyhudedir. Sonu malupluktur. İnsan yalniz kalarak kendiyle arkadaş olarak kalmiyorsa aşırı sosyal bi hayatin reel ya da sanal olmasi farketmiyor. Cok aktif sosyal hayatınız olsa bile bu pratiğiniz yoksa yanilgi ve yenilgi kacinilmazdir.
Sosyal medyada olmakla sosyal hayatta olmanin bunpratik olmadan hic bir farki ve değeri yoktur.
kim yeni terleyen bıyığına, sakalına sevdalanmışsa ölünceye kadar bu daireden dışarıya ayak atamaz hafiz
yaz günleri beni hatırlamıyor. salgılı bir hayvanla bitişiyorum yaz yaklaşınca yayılıyorum ortasına sevgili tüylerimin geniş uykulardayım, muazzam uykularda yılların zulmünden haberim yok ne de süzgün taşralı kızlar korosundan geçiyor hazza yatkın dudaklarıyla gece canımın ilmekleri arasından.
beni artık kimseler arayıp da bulmasın beyaz harmanilerin göklere açık sofrasında yıktığım saltanatın dizinde inlediğim aşkın en tabanında yattığım anlaşılmasın çünkü ben çok gizli bir yanlışın dehşetengiz yeteneğini ölçmek için yepyeni bir hata için iniyorum akdeniz'e meryemoğlu sanıp ben zavallı ademi çarmıha çaktılar orda çok zaman önce. çok zaman önceydi ki otobüsler mermer sütunlu şehirlerden sahil çardaklarına nice yılgın havarilerle gidip geldi. hepimiz, yani taflan çiğnemekle güzelleşen çocuklar havariler karşısında harami gövdesinde hayvan kabarınca mecalsiz kutlu bir tan çıkarmayı denedik kayser makinasından anneler sevecen gözyaşlarıyla korurdular bizi.
bizi sen ey beyhude ve baygın duyguların yırtıcısı sen ey loş çalgıları uykulardan çıkarıp bahçelerin hayatına yerleştiren esrar bizi bırakmıştın acı güller salınırdı kanımın raddelerinde ve ben güneş altında kendini bize öptüren neyse gece onun kimlerle buluştuğunu araştırdım o zaman yalın yürek kaldım şiddetin çölünde aldanışların çölünde korkudan denize dilimi soktum ayaklarımdan önce. bu kadar, bu kadardı akdeniz aslı yokmuş dinlediklerimin eski moda güneş sanrılarından bir şair cesedinden hiç farkı yok denizin.
yok ve yaz günleri beni hatırlamıyor boğulmuş hüznü gösteriyor bana memelerinden geçiyorum bir yakıcı maviden derinleştirilmiş mora geçiyorum ayaklarım altında kumları hıçkırtarak kara yaz! karanlık yaz! kararan vücutlardan rıhtıma varmayan ceset elbette hatırlanmaz.