avni

Her şeyden önce ekonomik kaos endişesiyle bunu göze alacaklarını zannetmiyorum. Velev ki aldılar; birincisi daha büyük hezimete uğrarlar. İkincisi ülkenin geleceği büsbütün kararır.
Konuyla ilgili olarak yazılabilecek pek çok şeyin özeti budur.
Aslında kaybettikleri İBB Başkanlığı değil devasa ekonomik rant ve ekonomik ilişkiler ağıdır. Bundandır tüm telaşeleri. Bu şekilde Kaos yaratarak ülkeyi çıkmaza sürüklemeleri beklenmeyen bir şey değildir. 7 haziran 3 Kasım sürecinde yaşananları unutmadık unutmayacağız.

Cemal süreya'nın kendi ifadesiyle babasının ölümünden çok önce ( yanlış hatırlamıyorsam 20 yıl önce) yazdığı şiir uvercinka adlı başucu kitabındadır. Konu baba olunca çocukça bir dille yazılmış bu şiirle birlikte bi'de can yücel'in hayatta ben en çok babamı sevdim" dizeleri aklıma gelir.

İnancınız her neyse mazur görün;
Sizin hiç babanız öldü mü?

Unun elekten geçemeyen kısmına "kepek" derler bizim oralarda ve kepek ekmeğinin çok sağlıklı olduğu da söylenegelir. Bu itibarla ekmek yapılacak un elenmezse daha iyi olur kanaatindeyim. Diğer taraftan Eleğin kalite ve kalibresi de mühim pek tabi.
Ha deyim mi? Bana göre "her nesil kendi kitabını yazar." manasını da içinde barındırır.

Şu istanbuldaki seçimi yenileme kararı verirse ysk malezyaya gitmekten vazgeçeceğim.
işbu sebepten depreşik ve depresifim. Yüzbinlere taşıyacağız o oy farkını.

Hazretin hazımsızlığını beyanıdır. % 53'le kaybettim demek zor geliyor ne de olsa.

Kastı aşan bir tarafı var sanki bu tür beyanatların. Değilse kim karışabilir bunu söyleyenin hayatına. diyelim ki es kaza öldün ya da sakat kaldın. Bundan şikayetçi de değilsin eyvallah. ya toplumsal teamüller, yasalar vs. Şeri hukukta bile yaptırımı olan bir kamu davası söz konusu olan. Onu da tanımıyorum diyorsan! O vakit git ötede oyna. toplumdan uzak ya da sessizce. İnsanların gözüne sokmadan.

Unumu çoktan eleyip eleğimi asmış biri olarak okuduğum bir tavsiyeyi paylaşabilirim ancak. Bir nevi "Kelin merhemi olsa " misali benimkisi.

"İdeal evlilik ilişkisi, her iki insanın da yaşamını sürdürmesi için bu ilişkiye muhtaç olmadığı zaman kurulandır."

Nietzsche Ağladığında ~~ irvin D. Yalom

Sözlükler hayatımıza gireli 20 yıl oldu. hep aynı dert. Kimi şaka yollu kimi gerçekten bu dertten musdarip. Kadın ya da erkek fark etmiyor sözlükten Karşı cinsten birileriyle iletişim kurarak bunu reele de taşınmasını yadsıdığımdan değil bilakis sözlük benzeri oluşumların insanların birbirini tanımasına yardımcı olduğuna yürekten inananlardanım. Ancak öyle deneyimlerim ve tanık olduğum olaylar oldu ki bu konuda çok dikkatli olmak gerekiyor.
Hasılı sözlüklerde çok sık rastlanan bir serzeniştir.
Ne demişler;
"Arayan mevlasını da bulur belasını da."

"Sex and texting"in kısaltılmış hali bildiğim kadarıyla.
Amaç sanal olarak cinsel bağlamda tahrik olmak ve/veya tahrik etmekse insan psikolojisini olumsuz etkiler kanaatindeyim. Zira Sanal olanın sanalda kalma ihtimali çok azdır. En azından bence. Kaldı ki aynı dili kullanmak yani kelimeleri karşılıklı aynı anlamda kullanabilmek neredeyse imkansız gibidir. Bu da işteşliği olumsuz etkiler. Oysa bir olma halinin en karekteristik özelliği işteşliktir. Diğer taraftan Tenle hissedilmeyen bir eylemin işteş olabileceğini hayal bile edemiyorum.

NineM de "et ete değecek kuzum" derdi bilmem anlatabildim mi?

PiÇ sayılır mı bilmem de sabahtan beri evdeyim. Yemek yaptım, akşam astığım çamaşırlardan ütülenmesi gerekenleri ütüledim, 10 paket tütün fişekleyerek haftalık sigara stoğumu hazırladım, arada sözlüğe takılırken 5 tane birayı da höpürdetmişim. Dışarı çıkacağım diye Sabah altıda ayaktaydım. Bir telefonla dışarısı iptal oldu. Mangal yakacaktık hava müsade etmedi.

"Yaşamınızı tam anlamıyla yaşadınız mı?
Yoksa yaşam mı sizi yaşadı? 
Siz mi seçtiniz? Yoksa o mu sizi seçti? 
Yoksa yaşamınızı boşa mı harcadınız?"

Nietzsche Ağladığında~~ irvin D. Yalom

Üç aydır maaşların ödenmemesi nedeniyle işimden ayrılmış Pazarda tezgah açabilmenin yollarını araştırıyordum. bugünse malezyaya gitmem kesinleşmiş orada kalabilmek için yapmam gerekenleri araştırıyorum.
Hasılı özünde değişen bir şey yok, hep bi araştırma, arayış.

Tarafların Nevi şahsına münhasırlığı Baki kalmak kaydıyla işteş bir eylem olup tarafların dudağından kalbine giden yolun açacağıdır.

Cemal Süreya'nın güz bitiği adlı şahanesinde nazım tadında bir neSri.
"İki din var: siyah ve beyaz. Gerisi? ..."

Bir cemal Süreya klasiği.

Atı'lar deltalara gömülen atı'lar,
Saçı'lar fiyortları öpen saçı'lar,
Kutu'lar, Haliçlerden susmuş kutu'lar,
Takı'lar eski aşkları imler takı'lar.

Bol dökümlü gömleğinin içinde
Sırtını ve karnını dolanan
Ve sonunda sincap olan
O kuş.

Seni o kadar yakından görünce,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni

Güz bitiği

Her biri yek diğerinden Harika Şiirlerini birbirine bağlayan muhteşem cemal Süreya dizesi.
İşte bazıları...

İki kalp
“kuşlar toplanmış göçüyorlar
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Eşdeğeriyle yan
“hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

atı'lar deltalara
“seni o kadar yakından görünce,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Çekirge bulutu
“hızla geçen otobüslerin ardından benzeşmek…
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Sülünün yüzü
“senaryocu bayanla bir bankta oturuyoruz
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

İlkokulu bitirdiği
“iyi anlarında sesin kalınlaşıyor.
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Bilgisayar olarak
“baktım yeri toparlıyor ayak izleri
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Afyon garındaki
“eşiklere oturmuş bir dolu insan
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Daha ben
“fazıl hüsnü diyor ki, ne diyor fazıl hüsnü?..
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

İçtim o
“ortaoyunumuzun dekoru bir kağıt mendil
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Bir mineli
“ve konsolun üstünde noksan bir gümüş kutu
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Metinlerde buluştuk
“uzaklardaydın, oracıkta öbür kıtada,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Küçük anne
“ikinci bir parıltı var senin bakışlarında
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

18 aralık
“kehanet adlı kısacık bir şiir buldum
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Hiçbir semtte
“yürüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Mutsuzluk gülümseyerek
“iki çay söylemiştik orda, biri açık,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Bir kış
“uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

piri reis
“bir şey var, ancak makilerin orda söyleyebilirim,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Gece bitkilerinden
“an ki fıskiyesi sonsuzluğun
keşke yalnız bunun için sevseydim seni

Bir çiçek
Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
Keşke yalnız bunun sevseydim seni.

"...hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
..."
Dizeleriyle kalbime taht kuran şair.

Reisin dediğine göre batık yani iflas etmiş durumda.

https://mobile.twitter.com/Fikriye59/status/1114272959957557249/photo/1

Gidip de dönmemek umuduyla yelken açacağım uzak Asya ülkesi. 35 milyon civarındaki kozmopolit nüfusuyla, yağmur oranlarıyla, muson yağmurlarıyla nasıl olsa baş ederim de asıl çekincem onlar beni bağrına basıp kabul edecek mi?

Bilerek ya da bilmeyerek çoğumuzun içine düştüğü bu eylem ben yapınca iyi başkası yapınca kaka oluyor. Ahkâm; hüküm yani yargının çoğulu. Bu Haliyle Bir olay, durum, kişi veya şey hakkında kendince çıkarsamalar yapmak anlamına gelen deyim ziyadesiyle karşımızdakini küçümserken aklımıza gelir."Ağzı olan konuşuyor." der gibi.
Bundan Azade değilim, bilakis insan ve münferit olaylar haricinde zevk aldığım bi'şeydir.

İnsanı derdest eder eyvallah da adı üstünde hayal yani Kurmaca. Gerçek karşısında ne kadar güçlü ve dirençli olabilir ki.
Hasılı Realitenin ağırlığından kaçamaz hiçbir şey. Zaten Kaçabilseydi, kaçınabilseydi kırılmazdı.
Esas sorun sebep olduğu hasarı minimize etmekse en başından kurmaca olduğunu kabul ederek başlamak en mantıklısı.

bize hayal ettiğimiz her şeyi veren emek tarihinin bizden tek istediği emek safını terk etmememiz. Buna karşılık bizler öyle ya da böyle bunu yapmaktan imtina ediyor ve bu basit bir gerçeği bilerek hala yolumuza devam ediyorsak nedametten ihanete doğru yelken açmışız demektir.
sonunda toprak olup çürümek olan yazgımızı değiştiremeyiz. bunu biliyoruz ama çürüyerek insan olma gayretkeşliği niye?

Sözcük anlamı gerilim.
İnsana özgü hali; ruhsal gerilim.

"Doktor Breuer,
ben yıllardır yaşamımdaki stres faktörüne ilişkin fikirler üzerinde duruyorum. Bana, stres azalt, diyorsunuz! Bin sekiz yüz yetmiş dokuzda Basel Üniversitesi'ni terk etmemin sebebi zaten buydu.
Stressiz bir yaşamım var. Öğretmenliği bıraktım. Malım mülküm yok. idare etmek zorunda olduğum bir evim, emredecek uşaklarım, kavga edeceğim bir karım, yetiştireceğim çocuklarım yok. Az bir aylıkla idareli yaşıyorum. Kimseye karşı yükümlü değilim. Yaşamımdaki stresi minimuma indirdim, bundan daha aşağı seviyeye inemez.
Daha nasıl azaltılabilir?”

Nietzsche Ağladığında ~~ irvin d. Yalom

Türkünün yakılma nedeni gerçekten yaşanmış Bir İntihar hikayesi. Filme uyarlanmış hali pek gerçeği yansıtmasa da ana hatları hikayeye uygun. Kadın Bir hakim bir davada yanlış bir karar verdiğini düşünerek kendini asarak yaşamına son veriyor. şimdi neden böyle yargı mensupları yok diye düşünmeden edemiyor insan.