insan ırkının en zor sınavıdır. aslında şu en zorudur ya da falanca daha zordur gibi örnekler beyhudedir sorumluluk üstlenmenin.
maddi manevi insan kendini kasıyor. düşünsene olması istediği için değil olması gerektiği için yaşıyorsun. bu şuna benziyor aslında , olmasını istediğin değil başkalarının uygun gördüğü yaşıyorsun ya da yaşatıyorsun. bu , hayatın seninle taşak geçme halidir. ya da de hali bilemedim.
rina filminde , erdal tosun'un söylediği bir replik. ne olmuş büyük adam olamadıysak , hayallerimizi satmadık ya diye devam eder. hayalleri uğruna yaşayan bütün insanlara armağan olsun bu replik.
yazılı olmayan kurallardır. centilmenlik esasına dayanır. ilk golü yiyen takım yeleği giyer. kaleci değişirse, kaleye geçen adam "beyler kale değişti" diye bağırmak zorundadır. sizden sonra oynanacak maç yoksa maç otomatik olarak uzar.
sağlıklı olduğunuzun göstergesidir. bunu olumsuz bir şeymiş gibi göstermeyin çocuklar. bu ciddi bir şey. her biradan sonra gelmesi gerekir. gelmiyorsa ileri yaşta böbrek sıkıntısı yaşayacağınızın habercisidir.
sabaha kadar tartışılacak önerme. olgunlaşma , oturaklı ve mantıklı hareket etme gibi davranışlar yaşla pek alakası yok. yaşanmışlıklar ya da karşılaşılan olaylar kofaktör niteliğindedir. küçük yaşlarda anne babasını kaybetmiş ve hayatla tek başına mücadele etmiş bir erkeğin olgunlaşması geç olur mu? olgunlaşma süresi bitkilerde bile dış etkenlere bağlıyken insanlarda etkili olmaz mı hiç , sözün özü yanlış önermedir.
milli takım teknik direktörü. şu sıralar galatasaray'a gelse mi acabalar var kafada fakat gelmesin. türkiye için gazla bir şeyler yapabilir ancak avrupa'da artık yemiyor terim taktikleri.
yapmak istediklerini ya da düşüncelerine kilit vuran olgu. geçenlerde bununla ilgili bir şey yaşadım , ilginç bir andı.
dersi erken bitirip eve geleyim dedim , biraz dinlensem fena olmayacaktı. anahtarla kapıyı açtım ve ev arkadaşımın mabel matiz'i dinlediğini gördüm , bir göz göze geldik , hemen sesini falan kısmaya başladı , -youtube playlist kardeş , sırayla çalıyor- şeklinde açıklamalarda bulundu ve utandı adam bildiğin.
her zümrede kendini göstermiş bir örgüttür. zamanın behrinde bunlardan biri bana musallat olmuştu ama kim olduğunu hatırlamıyorum. buralardaysa ona iki çift lafım var. saçım açıldı , mutlu musun amk.
dünyanın en tuhaf sorusu. güveniyorum ya da güvenmiyorum diye iki cevabı var.
güveniyorum dedikten sonra olay biter. sonrasında "ama" ekleyemezsin. bu sefer içindeki soru işaretleri kafanı kemirir. onunla yaşar gidersin.
güvenmiyorum dedikten sonra gelecek cevap ise standart. " o zaman ne işin var benimle, o zaman bu iş burada bitsin". burada da içini dökersin ama iş iyice boka sarar. tercih sizin çocuklar.
seven ya da sevmiş bir insan için belkide dünyanın en zor konuşmasıdır. bunu sms ile yapanlara anlam veremiyorum tabi sms ile başlayan bir ilişki ise o da haklı.
ilk başta dudak kurur , sonra kem kümler başlar , ilişkinin başından sonuna geçen güzel günlerden ve kötü günlerden bahsedilir , karşı taraf ufaktan anlamaya başlar konuşmanın nereye gittiğini. belki hala bir şeyler besleyen karşıdaki insanın gözlerinden bir iki damla yaş dökülür. final konuşmasının yapılmasıyla o iki damla sellere dönüşür.
eğer vicdanlı bir insansanız yapmakta zorlanırsınız. hali hazırda böyle bir konuşma yapacak durumda değilim belki ama şimdiden gerildim.
iş hayatını sona erdirebilme lüksüdür. hatta birçok insanın hayallerinin başlangıcıdır emeklilik.
1995 yılında yaşar okuyan diye biri çıkıp emeklilik yaşını 51'e çekti. hemde bu tarihten öncesi ve sonrası diye ayırmadan. 1995 yılı öncesi sigorta başlangıcın varsa bile 51 yaşını beklemen gerekiyor dendi. bir nevi kişiye verilen hakkı geri almaktır , insan haklarına aykırıdır , devlet resmen suç işlemekte. her şeyi dolduğu halde 51 yaşını bekleyen yaklaşık 5 milyon insan var. adaletini seveyim türkiye.
2007 sonrası ise 61 yaşını bekliyor. ulan insan 60'ından sonra ne yapar. devlet , emekli olmak için gençsin diyor , özel sektör çalışmak için yaşlısın diyor.
birbirini tanımaya çalışan çiftler için kaçınılmaz olandır.
uzaktan seyretmek çok keyifli oluyor bu çiftleri. suratlarında anlamsız bir tebessüm , birlikte seçilen romantik komedi filmi , çocuğun sürekli kızın nabzını yoklaması falan.
sektörü ayakta tutan cesur yürekler. tarih bunları yazacak.
insanların ölmesinden çok, hangi insanın öldüğü önemlidir günümüzde, yas mı tutacak millet yoksa mezarına mı tükürecek, bunu bilmek istiyor...
301 kişi öldüğünde, 299 kişi olsa da laf edecek az sebebimiz olsa diye televizyonlarımızın karşısında beklemişliğimiz var bizim, alkışlayarak asılmalarını izlediğimiz insanlara kahraman da dedik, eee hayırlı olsun o zaman.
tartışmaya sunulmasının yasaklanması gereken konu , tabii ki eşit. madem eşitiz , kaldır bakalım şu un çuvalını diyen insanlar görüyorum hala etrafta. yapmayın amk şu boş beleş muhabbeti.
her zaman makarna yemek istemediği için kendini geliştirir ve profesyonelleşir.ilk başta omlet yapmayı öğrenen bu canlı , daha sonra kuru fasulye , pilav , çorba diye kendini geliştirir. artık bunlarında kendini kesmediğini anlayınca pasta ve börek işine girer. bu konuda da yeterli tecrübe edinen bu canlılar evlendikten sonra hepsini unutur.
evimde taze fasulye yiyorum , bildiğiniz zeytinyağlı fasulye. ev sahibim yapmış ki çok da iyi yapar o ayrı bir mevzu. bir yandan onu yerken diğer yandan telefondan instagramda göz gezdiriyorum. ve karşımda bir tane sekiz metre uzunluğunda yat , bilmem nerenin güzellik yarışmasına katılan hatunlar ve bir tanede sakallı , kıllı bir at hırsızı. bakın bu dramdır. gel de sövme şimdi.
ne mizah küfürle sağlanmış ne de küfrün günlük hayattaki yeri hiçe sayılmış. haluk bilginer'in efsane tiradları , hümeyra'nın köksal engür ile olan diyalogları , ahmet kural'ın yeni oyunculuk heyecanı... mutlaka izlenmeli bu film , hatta defalarca izlenmeli ki türk komedi filmi ne demekmiş görülmeli.
kalıplaşmış bir cümledir. kimse için hayatın bittiği an olamaz. hayatın bittiğini düşündüren an olabilir en fazla. insan yapısı mı dersiniz ne derseniz deyin buna. unutmaya , kaldığı yerden devam etme gibi meziyetlerimiz var. anlık olarak düşünürüz sadece , kısa ya da uzun sürer , ama elbet biter bu düşünce. tabi gerçek yaşam son bulmuyorsa..
çeşitli sebeplerden dolayı zamanında yasaklanmış şarkılardır.
hatırladığım en yakın dönemde , psikolojiyi bozup , intihara kalkışılması sebebiyle murat kekilli 'nin bu akşam ölürüm şarkısı yasaklanmıştı. güneye giderken adlı şarkısının içinde geçen ''solda güneş yükseliyordu '' cümlesinden dolayı bulutsuzluk özleminin şarkısı da yasaklanmıştır.şarkı daha sonra '' yolda güneş yükseliyordu'' şeklinde piyasaya sürülmüştür.
türkiye'de sinema sektörünün içinde olan insanların gizlediği gerçektir. türk filmlerine yeterli ilgi yok diye ağlarlar. evet fazla ilgi yok ama biraz para harcasan belki olur. türkiye'de çoğu film para harcamadan yapılır. mesela bir filmi ve hasılatını ele alalım , dabbe bir cin vakası..
para harcamadan yapılmış bir korku filmidir. 3. sınıf oyuncular ve efektler kullanılmış ve bu kadar berbat bir filme 400 bine yakın insan gitmiş. film , eski parayla yaklaşık olarak 3.5 trilyon hasılat yapmış. 1.5 trilyon net kardan bahsediyorum. para harcamadan , az emek ile 1.5 trilyon kar...
sevilmekten çok sevmeye önem gösteren insanlardan duyabileceğimiz söz öbeği. temeline inildiği zaman enteresan bir cümle. ince düşündüğün zaman çok farklı anlamlar çıkarılabilir. sevdiğin insanların hayatından gittiğini bilmek ve bunu bilerek hayatına sevdiğin insanları katmak çok acı. her an gideceğini düşünerek yaşamak... eski tecrübelerinde olduğu gibi...
birlikte olduğu kız ya da erkeklerin isine pisine karışan birinden duyulduğu zaman zaten sana müstahak denebilir. hak etmiştir çünkü sevdiğini iddia eden insanların hayatına haciz olarak. birde sevdiği her insansın fani hayattan gidişini izleyen insan vardır. artık hayatında seveceği insanların her an öleceği düşüncesiyle yaşayan insanlar... onlar bu hayatın sınavına top profesyonel olarak girmektedir. fanatikleri unutmamak lazım. yiyecek yemeğini düşünmeden ya da bilmeden takımının fikstürünü bir nefeste sayacak olan fanatikleri... hayran olduğu bir futbolcunun zaten kendisinin var olma sebebi olan takıma geldiğini düşünün ve onun kısa bir süre sonra başka bir takımla anlaştığını...
bu ve bunun minvalinde bir sürü anlam çıkartabileceğimiz derin bir cümle. ne olursa olsun kimi sevdiysek gitmesin.
her yıl artan ivmeye devam eden hareket. artık pek bir esprisi kalmadı.
eskiden güzel bir kadınla birlikte olduğun zaman bir ayrıcalıklı hissederdin kendini. zor bulunuyordu , utanmasalar karneyle neyse. şimdi öyle mi , her kadın bir şekilde güzelleşiyor. bir anlamı kalmadı. çok rahatsızım bu konudan çok.
özellikle kabini küçük asansörlerde yaşanan his. ufacık kabini var zaten ve 4 kişi binmek zorunda kalıyorsunuz bazen. arkanı dönsen olmuyor , yüzünü dönsen karşındaki insana alt dudak verecek kadar yakınlaşıyorsun. yere bakmalar , saatle oynamalar , sağa sola boyun kıvırmalar en güzel zaman geçirme taktiği oluyor. 3 kat yukarı çıkmak sanki bir asır , geçmiyor lan zaman.
damsız almayan mekanlar varsa viski açtıracağınızı söyleyin hemen alırlar. tecrübeyle sabit. bir kızılderili atasözüne göre ; damsız almayan mekan yoktur , viski açtırmayan sap vardır. atın bunu fava ileride lazım olur.