Mustafa diyelim bana şimdilik, 80 milyonun ¼'üne tekabül ederim en azından. Toplumdan hissedebilirim kendimi ismim sayesinde. Belli ki beni dışlamaya veya kabullenememeye meyilli bir yapımız var. Yapımız var diyorum çünkü ben buradan birisiyim, burasıyım ben, buradayım. Modern değiliz falan yaftasında değilim yanlış anlaşılmasın, ağır bir dinci gerici saldırı altındayız. Yani bu sadece on altı yıllık bir mesele değil. Tarihsel olarak içinde bulunduğumuz coğrafya hep bir adım ileri iki adım geri mantığı ile yürüdü, yürümeye devam ediyor. İlk çağ filozoflarını da çıkardı bu topraklar, orta çağ karanlığını da yaşadı her hücresinde. Hadi mevcut tarihsel referansımız olan cumhuriyet tarihimize bakalım, o da farksız değil bu yaşananlardan. Eksikli dahi olsa bir uzun atlama ile toprak paylaşım savaşları sırasında koruduk ön bahçemizi, ama bacadan başka bir istila geleceğinden bi haber gibi davrandık. Bilip bilmemezlikten geldik. Böyleyiz biraz, kültürel çeşitlilik var kültürümüzün kendisinde. Fakat başımıza gelenler kültürel çeşitliliği korumak adına olmadı, sadece bıçağımız kesmedi o zaman, silahımız sıkmadı, dilimiz lal, kulaklar sağır, gözler kör kaldı. Ekonomik koşulları vardı bu üç maymunu oynayışın. Hak verip vermemekten bağımsız söylüyorum bunları. Somut durum işte. Böyle böyle geldik 21.yy'a. Girizgah bir hayli uzun oldu farkındayım, uzatmak maksadında değilim. Bizim söküp atamadığımız gericilik, o günden bugüne bir şeyleri, bir yerlerde, bir şekilde kapsattırmıyor bize. Hepimiz aynı olalım demiyorum, sakin olun şampiyonlar. Farklı oluşların buluştuğu zemine kavuşalım diyorum. Bu zemin mevcut düzen içerisinde herhangi bir siyasi özne ile mümkün dahi değil diyorum sadece. O başka mesele. Ben şimdi asıl konuya geleceğim. Efsane ayrıksı bir adamdan bahsedeceğim. Yani toplumun onu marjinalize etmesine gerek olmayan, onun bir şekilde marjinalleştiği kişiye. Bile isteye değildi bu, ama yaşanırdı. Gözlerim ile gördüm bunları. Komünistler ile birlikte mutlu olamayan, faşistin komünist diye ittiği, dincinin alevi, alevinin allahsız, allahsızın da kuralsız diye dışladığı bir adam. Anarşistin sosyalist olmakla, liberalin anarşist olmakla yaftaladığı birisi. Biraz Foucault tarzı oldu gibi, yani kendisi belki de biraz etkilenmişti Foucault'tan onu bilemem ama bildiğim onun ideolojilerden bağımsız hareket edilemeyeceğine emin oluşuydu. Yani Foucault'tan da ayrılıyordu bir şekilde. Bu onun kafasının mı karışıklığındandı bilmem?
Bir şizofren babası, melek bir annesi, pamuk bir babaannesi, kötü gün adamı bir amcası vardı. Bildiklerim bunlar geçmişinden, zaten ben varken onun yanında, hayatına girenleri yazsam okumaya hevesi olan da orada bırakır. Bunları neden anlattığımı unuttum şimdi, kendimi de biraz kötü hisettim. Bu adama başka bir zaman daha detaylı anlatacağıma emin olabilirsiniz. Neyse kurtuldu gidenler, yani en azından bazıları için kurtuldu diyebiliyorum.
Bir şizofren babası, melek bir annesi, pamuk bir babaannesi, kötü gün adamı bir amcası vardı. Bildiklerim bunlar geçmişinden, zaten ben varken onun yanında, hayatına girenleri yazsam okumaya hevesi olan da orada bırakır. Bunları neden anlattığımı unuttum şimdi, kendimi de biraz kötü hisettim. Bu adama başka bir zaman daha detaylı anlatacağıma emin olabilirsiniz. Neyse kurtuldu gidenler, yani en azından bazıları için kurtuldu diyebiliyorum.