Milenyum'un Yalnızlığı
Ne demişti nazım; en fazla bir yıl sürer yirminci asırlılarda ölüm acısı… ve bizde.. biz de öylesine yalnız bir dönemin içinde, öylesine umutsuz bir vak'a haline dönmüşüz ki, herhalde yirminci asırlar bile dönüp şaşırarak bakardı yalnızlığımıza.. umut yok.. ekmek yok.. sevgi yok.. Varsa yoksa, 'para' varsa yoksa 'ilgi' varsa yoksa 'sömürü'
Pervasız taleplerimiz aştı kıtaları, geçti insanlık duvarından.. Kirlettik Dünyayı kirli botlarımızla, bitmek bilmeyen iştahımızla sömürdük öylece. Ellerimizin arasından kaydı gitti güzelim ormanlar.. durduramadık katliamları, kıyımları.. Bu utanç yeter de artar bize yüzlerce yıl..
Milenyumun yalnızlığı derin, milenyumun yalnızlığı soğuk.. çaresiz ve nefessiz.. milenyumun insanının sahip olduğu tek şey. Tek şey 365 gün. 52 boktan hafta. Üşüyerek uyanır güne milenyumun insanı.. yediği darbelere aldırmadan uyanır güne.. istemese de ne kadar uyanmayı, uyanıverir işte.. istemsizce yapar bunu. Önce gözleri açılır. Sonra yorganı atar üstünden.. Dişlerini fırçalar. İşe gider ayakları, saatler sonra geri gelir.. tekrarlar bunu 365 berbat gün boyunca.. Budur milenyum insanı..
Gerçekten.. Nedir milenyum'un bu çaresizliği? Nedir bu yitkinlik? Nedir bu yediğimiz darbedeler? Can kırıklarımız? Rast gitmeyen işlerimiz.. Bacakları kırılmış umutlarımız? Bu mudur milenyumun tüm varlığı?..
''bu ülkede bir eser verdiğin zaman, peşinen bir de özür dilemen gerekir'' demişti mesela Murat Menteş bir keresinde..
İnsan kabullenemiyor.. Bu kadar basit ve aynı zamanda bu kadar derin, zor bir yaşamı.. Olmuyor işte. Olamıyor. Ne oluyor da olmuyor? Bazen sadece olmuyor işte.. Üstüne konuşulsa da, konuşulmasa da.. Olmuyor.
Milenyumun yalnızlığı büyük, milenyumun yalnızlığı dipsiz.. Alçak ellerde milenyum. Kirli ellerde. Kurtarılması gereken bir şey adeta milenyum.. Çekip çıkartılması gereken, kirli ellerden.. Öyle bir çekmek ki, bir daha teslim etmemek.. Gururla taşımak onu..
Milenyum insanının yalnızlığı daim değil ancak! Yeni bir milenyum da gerekmiyor bunun için. Yalnız uyanılan her gün bir kere daha uyanılabildiği için minnet duyulmalı. Küçük şeylerden keyif almalı. 'Basit yaşayacaksın basit' der nazım.. Mutlak mutluluğun sırrı bu değildir belki, ancak mutlak huzura giden yolda bir mihenk taşıdır bu..