Gaipten Gizler
Ne zaman Bir çıkış noktası arasam, kendi realizmime kayarım, ona tutunurum. Aklımı yitirdiğimi düşündüğüm her an bir kazaç gibi görünür.. hayır hayır, sonuna kadar burada oturacağım ve çünkü biliyorum.. buradan kalkarsam yapmak istemediğim şeyler yapacağım..
''ruhumu sarstın, kalbimi kırdın'' bu kelimeler 15 ekim 2008 baharında bir kadının dudaklarından öylece dökülüverdi orta yere.. kapış kapıştı acılar. Saat 17'yi geçerken çöreklenmiş acılar. Acılar, sadece kırarak içeri giren acılar.. anılar.. bir marifetmiş gibi ulu orta sergilemezdim anılarımı, acılarımı.. şimdi paylaşmaktan sapıkça ve garip bir şekilde zevk aldığımda su götürmez bir gerçek. ''yazmasam deli olacaktım'' belki de. hala deli iken.
Şimdi, içimde bir sızıdır.. kırıntılarını toplarken kırık kalplerin.. ama bunlar tatlı birer hüzünden başka nedir ki? Söyleyin bana.. söyleyin de kurtulayım kendimin pençesinden..acılarımdan, sapkınlıklarımdan.. söyleyin bana.. kurtarın..
Bir adam konuşuyor dahası, bağırıyor karşıdan:
''Pişman olurum diye yapmadıklarınız, yeni pişmanlıklarınızdır''
İçten içe imreniyor, kıskanıyorum onu.. Neden?! Ben de gayet tabii onun dediklerini diyebilirim.. Hayır, o kadar cesur değilim. Bir defa bağıramam uluorta.. Sergileyemem tüm gür varlığımı orta yere koyamam.. Peki neden?. İşte cevap: Bilmiyorum. Bundan sonra tekrar neden? Diye soramıyorum kendime. İki kere ikinin dört etmesi ne kadar mantıklı ise bu da en az o kadar mantıklı bir açıklama işte..
Bir şeyler karalamayı seviyorum. mağaramı, kitapları tütünü.. kelimelerle öteden beri bir yakınlığımız var.. gönül bağı bu galiba. İnsanlarla uyuşamadığım kadar ortak yanımız var onlarla.. ben onları bir araya getirdikçe onlar benim yokluğumu anlamlı kılıyor, hatta belki var ediyorlar.. en sancılı ve sarsıcı çığlıkların orta yerinde beliriveriyorlar gözlerimin önünde, yana yana kalem kağıt aratıyor bana. kimi buna garip bakar kim bilir. işte, İki kere ikinin dört etmesi ne kadar mantıklı ise bu da en az o kadar mantıklı.