confessions

rene

1. nesil Yazar - Girişimci

  1. toplam entry 430
  2. takipçi 6
  3. puan 6495

kurşuna dizilme

rene
Askeri suçlarda geçmişte uygulanmış bir infaz yöntemi, kurşuna dizme. Askerden firar, isyan, casusluk gibi suçlar için uygulanmış. Askeri suçların dışında askerlerin karıştığı cinayet, tecavüz vb. suçlarda da uygulanmış. Bunlar dışında, politik suçlularda da kurşuna dizme yöntemini tarihte görüyoruz.

Bu uygulamada, infaz timi aynı anda suçluya ateş edermiş, böylece hangi kurşunun kimi vurduğu bilinmezmiş, aynı zamanda, infaz timinden birisine boş fişek verildiği söylenirmiş, böylece ateş edenlerde boş fişeğin kendi tüfeklerinde olduğu ihtimalini düşündürüp, infaz sırasında geri çekilme, ateş edememe, suçluluk duygusu gibi etkileri minimuma indirmek amaçlanırmış.


zenginsozluk.com/foto

rakıyı sek içmek

rene
Rakıyı suyla veya sek içerim. Ama buz asla, buzu suyunu soğuk tutmak için kullanabilirsiniz. Yoğurt ve peynir vazgeçilmezdir yanında. Bir de güzel bir et ortaya. mevsime göre kavun veya karpuz gibi bol sulu meyvelerde olabilir. Rakı sohbet içkisi, ortam içkisi, masada güzelse, değmeyin keyfe.

arı

rene
Arılar ekoksistemin bir parçası. Lord of the rings'de ring bearer'in görevi en ağırıydı ve önemlisiydi .İşte arıların doğadaki misyonu da bir o kadar önemli, polen bearer onlar. doğanın renklerinin sahibi çeşit çeşit çiçek türü arılar sayesinde çoğalıp çiftleşiyor, arılar onların çöpçatanı.
Bir araştırmaya göre dünyada gıda maddelerinin %90'ı 82 çeşit bitkiden elde ediliyor ve bunların %77'si arılar tarafından döllenmeye muhtaç. Arılar olmasa hepsi yalnızlıktan ölürler. Doğanın yeşil örtüsünün büyük bir parçası olan çiçeklerin yalnızlıktan ölmesinin zincirleme etkisi olmayacağını düşünmek, Çocukça bir iyimserlik olur değil mi. doğada azaldığı ve türler için azalması tehlike teşkil ettiği için adına kampanyalar düzenlenen farkındalık çalışmaları yapılan bir böcek türü.

Sokması olayını da anlatayım. Bal arıları daha küçüktürler ve sokmaları çok acı vermez. Kolay kolay sokmazlar da, ama çeşit çeşit arı var dünyada. Sarıca arı veya avrupa eşek arısı dediğimiz mesela, yazlıkların virandasının vazgeçilmeziydi bir zamanlar, bunların sokması acı verir ve soktuğu yer kabarır şişer.

Küçükken yazlıkta, kahvaltı masasına dadanan sarıca arılar için babam bize korkmayın siz devam edin yemeğinize bir şey yapmazlar derdi. Biz çocukça ürkmeye devam edince bala konmasını beklerdi, bala konduktan sonra çatalla bastırarak öldürürdü. Valide bal gitti dediğinde de "arılar pisliğe konmaz, temizdir" diye cevap vermişti. balın içinde çırpınan arıyı gördükten sonra bir daha korkmadım arıdan, korksamda ses çıkarmadım ki babam yine balın içinde boğmasın.

medyum keto

rene
Konuşma zorluğu çeken bir adam olarak tv ekranlarında boy göstermişti zamanında. Tam hatırlamıyorum ama o dönem sanırım böyle paranormal uğraşlar medyada çok yer alıyordu. Başka bir meslektaşından yediği yumruk tamamen haksızdı. O yayını internette bulup izledim tekrar, son kelimeyi tamamlamakta zorlanıp uzatıyor öbür saçlı adam da yumruğu koyuyor. Hiç düşünmemişmi bu adam zaten engelli bir insan, önce bir dinleyeyim dememişmi acaba. Savunmasız, engelli bir insana böyle rahat bir şekilde guile yumruğu koymak. ruhum sızlamıştı izleyince. Neyse sonuçta bir dönemin medyatik isimlerindendi kendisi. Tıpkı selpak/mendil bütünleşmesi gibi, o yıllardan günümüze, konuşmada, hareketlerinde kontrolsüzlük, zorlanma gibi durumlara tanık olan insanlar "keto" gibi ne o öyle tepkisi verirdi. Halk literatürüne giren bir isim oldu kısacık ekran kariyerinde adam.

anonim kalmak

rene
internetin eskiye göre günümüzde "kısmen" de olsa insanlara tanıdığı bir özgürlüktür anonimlik. Gün geçtikçe bu anonimliği kaybediyoruz. Facebook gibi yapılar başta olmak üzere sizin tüketim alışkanlıklarınızı datalamak için sizi yaşadığınız devletin sistemindeki halinizle internet üzerinde var olmaya zorluyor. Bu da sizi attığınız her adımdan, söylediğiniz her sözden yaşadığınız ülkenin hukuk penceresinde sorumlu olmanız anlamına geliyor. Twitter'da attığınız bir tweet için hapse girebiliyorsunuz, facebookdaki bir yorum yüzünden evinize polis gelebiliyor. Kitleleri gerçek kimlikleriyle internette var olmaya teşvik edenler aynı zamanda sosyal medyayı domine eden belli başlı oluşumlardır. Bunlardan uzak durmak en mantıklısı. Çünkü bu yapılar, sizi olabildiğince şeffaflaştırırken kendileri bir o kadar kodların arkasında at koşturuyorlar. Günümüzde neredeyse imkansız olan anonim internet kullanmanın önemini çok iyi kavramalı ve gerekirse bunun için duruş sergilemeli ve mücadele etmeliyiz.

padişah

rene
bazı İslam hükümdarları tarafından kullanılan ve yücelik belirten unvan. Farsça bir sözcük olup "şahların en büyüğü" manasına gelmektedir. Esasen İslamiyet öncesi İran'da hüküm süren Sasani hükümdarlarının sıfatı iken daha sonra Osmanlı hükümdarları ve Delhi sultanları tarafından benimsenmiştir.

davutoğlu'nun köprüde akp'li kurtarması

rene
Gereksiz buldum. Geçen gün DAvutoğlu'nun uzun bir yazısı servis edildi basına. İlk defa alakam olmayan bu siyasi kanattan doğru düzgün sözler okumuştum. Kendi hazırladıysa o yazıyı ve hepsine inanarak yazdıysa yolu açık olsun dedim hatta. Ama böyle manasız prlar gerçekten saçma olmuş.

Birazda garip oldum. Neden diyeceksin, Kendisi başbakanken, emir eri, ikinci adam, yancı, müsamere çocuğu capslerine çok gülerdim, hatta o zmnlar sırf padişahın direktiflerini yerine getirmek için geçici olarak o koltuğa gelmiş siyasi hayatı uzun olmayacak kaybolup gidecek bir isim olarak görüyordum. Yazdığı metni okuyunca gözümde o capsler canlandı birden. Neyse kısacası, o yazıdan sonra bu olay hiç olmamış. Türkiye'nin halini o kadar güzel tespitlerle ifade eden birisinin böyle ucuz şeylere başvurmaması gerekirdi.

sıkmabaş

rene
Son 5-6 senedir kullanmaya başladığım bir tabir. Eskiden bilirdim ama söylemekten haz etmezdim. E devir değişince konjonktüre göre bu tabirler de yerlerine oturuyor.

Nefret söylemi veya hakaret olarak değil de bir durum tespiti yada tanım olarak ele alıyorum ben bunu. Sadece giyim üzerinden değerlendirmeyin, hayata bakışı, ötekileştirmedeki ustalıkları ve düşünce yapılarına bir tepki olur olsa olsa. tatlı su hümanistliğim bu tabirde yerini daha inovatif belkide kimine göre kırıcı bir duruşa bırakıyor kendisini. Şu topraklarda, Kadının kadını aşağıya çektiği kadar ataerkil eriller çekmemiştir. Bu sıkmabaş kültürün düşünce yapısıda bunun en büyük mimarlarından.

Daha iyi canlanması açısından şöyle örnekleyeyim, geçenlerde hava alanında arıza çıkaran sarışını hatırlıyorsunuz, çalışana sarf ettiği hakaretleri. İşte o modellerin hem görsel olarak zıt hem de içerik olarak benzer versiyonları sıkmabaşlar. İkisi görünüş olarak çok farklı noktalarda ama kafa olarak benzer reflekslerle yaşıyorlar "öteki" lere karşı.

Özellikle Türkiye için, modern Türkiye kadınının imajına yönelik oluşturulan PR çalışmaları son 10 senedir büyük süratle ilerliyor ve toplum nezdinde meyvelerini çoktan verdi. Cahilin örtünmesi kimsenin umurunda değil genel olarak, ama açınması, giyimde özgür davranması bir anda mahalle konusu halini alabiliyor anadoluda. sıkmabaşlık Türkiye kadınının kimliği, görsel imajı halini alıyorsa, ekonomik olarak iş ve çalışma alanında normalleşirken dokunduğu her yerde etkileşim halinde yeni bir övgü alanı, taktir alanı, ve süregelen toplu yaşam kurallarında küçük küçük dokunuşlarla değişiklikleri tetikleyen bir unsur halini alıyorsa, kimsenin sandığı kadar basit sadece "kafaya takılan örtü" den ibaret bir olgu olmadığını görmek lazım özellikle Anadolu'da, istanbul vb. kozmopolit kim kime dum duma türkiye'den bahsetmiyorum. Büyükşehirler'in dışındaki kalabalıklara baktığınızda sıkmabaş kültürünün görsel ve yazılı basın yoluyla uygulanan pr lar sayesinde meyvelerini verdiğini görüyorsunuz. Şekillendirme çalışmalarının bir parçası siyasi bir aksesuar ve dinsel kimliği vurgulama aracı. Bu süreçten farklı düşüncelere sahip fakat ortam itibariyle "tam olarak özgür" yaşayamayan, orta veya alt gelir sınıfı kadınların etkilendiğini hatta psikolojik baskı hissederek sosyal yaşamda daha dikkatli, belki de isteği dışında daha kapalı giyindiği de bir başka gerçek.

sonuç olarak alt tabaka veya orta tabaka kitlelerde popülize edilmiş sıkmabaş kültürü erillerin buna destek olarak oluşturduğu algı itibariyle mahallesine, komşusuna, ailesine kişisel olarak özgür giyinme hakkını tam olarak savunmaayacak durumda olanlara gerici anlamda en büyük etkiyi yaptığını düşünüyorum.

Peki ben nefret veya kıskançlıkla bu tespitleri yapıyor olayım. Son 17 senede ülkede kum gibi sıkmabaş sayısının artması bir tesadüf mü? Gözle görünen bir gerçek var. Televizyon reklamlarında kamu spotlarında, yarışma ve haber programlarında artan sıkmabaş nüfusun bir realite olduğunu hepimiz görüyoruz. Peki bu artış son 17 yılda olumlu yönde en azından "kadınlar" adına ne gibi bir düzenleme yapmış toplumsal hayatta? Aile ve sosyal politikalar dahil en yüksek mevkilere kadar ilerleyip görev almış sıkmabaşlılık, ülkeye kadın sorunları ve kadın hakları konusunda 70 sene öncekinden farklı olarak ne getirmiştir? Yani şunu soruyorum ikinci sınıf kadının, Türkiye coğrafyasında bir şeylerden etkilenerek veya "bir tercih" olarak kapanmaya yönelmesi, ülkeye pozitif anlamda dogmatik pratiklerin hayata daha fazla karışması dışında ne kazandırmıştır? Kadının giyinme özgürlüğüne ket vurduğunu bu artıştan anlamak zor değil. Hakim akılların güttüğü koyunlar pr ve motivasyonlardan etkilenmiyor demek yalan. Peki bu etkilenme hali sıkmabaş kadının artması dışında kapanmayan kadında nasıl bir etki bırakıyor? bunu kimse araştırmıyor. Özgür ama kısıtlanmış milyonlarca kadına bu değişimde üzerinizde bir baskı hissediyormusunuz sosyal hayatta, örneğin etek boyunu diz altına çekmenizde bu algının payı varmı diye kimse sormuyor. Peki o zaman burada bir özgürlük hakkı ihlalinden bahsetmek gerekmez mi.

Üniversiteye perukla giren türbanlı bacılarım sayesinde yıllarca iktidar olan bir düşünce yapısı, bu yıllar içerisinde sosyal yaşamda her alanda, iş, ortak alan, aile, arkadaş çevresi dahil olmak üzere örtünmeyen ve giyiminde nice daha özgür kadında nasıl yaralar açmış veya onu kötü anlamda nasıl etkilemiş olabilir? Yakın çevresindeki 5 arkadaşından 3 tanesi yaşadığımız yıllar içerisinde bir anda kapanan bir kadının yaşadığı psikolojik baskı, hissettikleri. Onaylanan ve ödüllendirilen bu yeni kadın imajına bakış açısına, zamanla duyduğu zorlama sempatiyi tetikleyen bir gizli baskı faktörüne dönüşmüşmüdür. Bu dönüşümün anadoluda oluşturduğu gizli veya açık toplumsal baskı özgürlüklerini yaşama ve insan hakları noktasında nasıl ele alınmalıdır. Konu başlıkları bunlar, buyrun;

bilye

rene
ben son dönemlerine yetiştim. Yani arkadaşlarımla bilye biriktirip oynadığım belki bir kaç kezdir. ilkokul zamanları olması lazım. Sonrasında tasolar, cipslerin içinden çıkan bir şeyleri oynamaya başlamıştık. Birde ilkokulda çimenle taşın üzerini çizip, taş ile XOX oynardık onu hatırladım şimdi bak.

atatürk şeytandır

rene
Okuduğum kadarıyla 5 sene öncesine ait görüntülermiş. Ben şöyle bir tespit yaptım, demek ki türkiye de bir üniversite de bir sempozyumda ülkenin kurucusu ile ilgili bu kadar aşağı kelimeler kullanıp tepki almadan unutulup gidebiliyormuşsunuz. Üzerinden yıllar geçtikten sonra da gündem eksikliğinden tekrar birileri fırına verebiliyormuş. Çok acı değil mi.

2019 yılında halen windows 7 kullanmak

rene
XP'den 7 ye mecburen oyunlar çalışmıyor diye geçmiş bir insanım, doğal olarak 7 64 bitten de yeni işletim sistemlerine işimi görmediği sürece kadar geçmeyi düşünmüyorum. windows 10 un dev boyutlu telefon ekranına benzeyen tasarımı ve pencere sistemine oldum olası alışamadım. 7 Gibi ayan beyan önümde değil her türlü ayar. O görsellikle ve her şeyde internet bağlantısı isteyen yapısıyla pc mi ekstra yormasına ne gerek var aynı işlemi 7 de yapabiliyorken. Sade olacak işletim sistemi dediğin, sade hafif, seri.

carol denvers

rene
Carol Denvers veya diğer adıyla captain Marvel, End Game ile sonlanan marvel sinematik evreninin yeni versiyonunda büyük rol oynayacak diye düşünüyorum. DC'nin süpermen'ine rakip olarak marvel'ın sinematik evrene dahil ettiği Kaptan Marvel'ın filmini de geçen günlerde izlemiştim. Hikayesi bana çok tat vermedi açıkçası. Marvel'ın bütün ön plandaki kahramanları bir şekilde Amerika'ya veya Amerikan ordusuna bağlanıyor. Artık bu kabak tadı verdi bende. Süpermen'in Dc sinematik evreninde kurgulanan hikayesi ve senaryosu gerçekten çok anlamlı ve mantığa oturan bir yapıdaydı. Uzaylı Kal-El'in dünyada süperman'e dönüşürken ki dokunaklı hikayesi izlerken güzel bir tat bıraktı. Ancak Carol'un yine superman'i andıran uzaylı ırk, kaza sonucu güçleri kazanma hikayesi hiç inandırıcı ve tatmin edici değildi.

Tahmini söylüyorum gelecek marvel sinematik evreninde Carol Denver bir anlamda DC'nin superman'inin yerini dolduruyor olacak. söylenen o ki en güçlü karakter olarak işlenecek filmlerde. Zaten End Game'de yer aldığı sahnelerden bunu anlamak zor değil. sırtına yüklenen sorumluluk da şaka gibi. Süperman Dünya'yı koruyorsa Bizim Kaptan Marvel Bütün evrenden sorumlu demeye çalışmışlar. Ama o iş öyle zorlamayla olmuyor.

ne kadar efekt verirseniz verin, kadını denizci feneri gibi ışıl ışıl parlatsanız da hikayesi ve Kaptan Marvel'ı anlatan filmin basit kurgusu nedeniyle daha şimdiden ön yargılı olduğum bir karakter oldu gözümde gelecek sinema kariyeri için. Ayrıca bu karakterin hayat hikayesi en acısından dramlarla dolu. Marvel sinemasına hayran çocuklara tecavüze uğradığını, çoklu kişilik bozukluğu yaşadığı dönemleri, alkollik olduğu, güçlerini kaybettiği, defalarca öldüğü, sarhoş olup atmosferde amaçsızca uçtuğu zamanları nasıl anlatmayı planlıyorsunuz izleyip göreceğiz.


zenginsozluk.com/foto

peter petrelli

rene
Heroes' adlı dizinin kilit karakteri. X Men'de Jean Grey vardı, en yüksek seviye mutant, her türlü maddeyi kontrol edebilme, telekinetik güçler ne ararsanız vardı. Böylesi sınırsız bir güce karşı koyacak bir rakip olmayacağı için onu kendi benliği ile karşı karşıya bırakmıştı senaristler. Hatta X men in bir filminde ona aşık olan Wolverine tarafından mecburen öldürülmüştü.

bunu neden anlattım işte Peter'da doneleri aldıkları o çizgi roman evrenlerinden örnekle Heroes'un en güçlü karakteriydi. ama büyük güç izleyiciyi çabuk sıkacağı ve entrika olmayacağı için dizi boyunca bu karakterin maceraları gücünü keşfetmekle geçti durdu. Bir oradan bir oraya savruldu, itildi, örselendi falandı filandı. X-Men'de ki Rogue'ye benzer güçleri vardı. Başkalarının yeteneklerini absorbe edip kazanabiliyordu ve uçabiliyordu.


zenginsozluk.com/foto

hayden panettiere

rene
Heroes'da Claire i canlandıran hanım kız. Çok güzel bulmazdım o yıllar, hala da bulmam. Ama Heroes'un ikonik karakterlerinden birisiydi. Wolverine'e benzer bir gücü vardı, hızlı hücre yenilenmesi. Hatta Heroes'un ilk bölümünde yüksek bir yerden atladığı sahne beni etkilemiş herhalde hala unutmam. Bir yerleri kırılıp, kesilip tekrar düzelirdi. Heroes dizisinin Neo'su Peter Petrelli ise Trinity'si de bu karakterdi.

spider-man

rene
Çocukluk kahramanlarımdan. Kahraman şerif birde Örümcek adam. O zamanlar Örümcek adam tek başına takılmıyordu üç kişiydiler. Bedirhan, Nazlıcan ve Örümcek adam. Kötülerle grup olarak savaşırlardı, en büyük düşmanı doktor ahtapottu. Orjinal adı da Spider man and Amazing Friends olması lazım. Buz adam ve ateş yıldızı ile birlikte ekiptiler. Şimdi o spidey iron man'in şamar oğlanı oldu çıktı. Milyarder iş adamı Stark'ın teknolojik ucubesi oldu çıktı. Hüzünlü tabi.

Örümcek Adamın hikayesi Stan Lee'yi de Stan Lee yapan hayatın önemli bir parçası. Stan ilk örümcek adamı tasarladığında "insanlar örümceklerden nefret eder bu kahraman tutmaz" diye tepki almış, kimse beğenmemiş. Ama günümüzde sinemaya aktarılan ilk süper kahramanlardan birisi ve belki de Stan Lee'nin en çok kazandığı süper kahraman oldu.


zenginsozluk.com/foto

evden taşınırken ampulleri sökmek

rene
Bunu bile yapıyor insanlar, yadırgamıyorum ama bana garip gelmişti. Ben ayrıldığım evde hemen hemen tüm ampülleri yenilemiştim, eski ampülleride bir poşete koymuştum. EVden ayrılacağım zaman Yeni kiracı gelince taktığım ampülleri almadığım gibi eskileri de vermiştim bunlar ilk girdiğimizde duran ampüller diye. Sonra adamlar bana o poşeti geri verdiler bunlar sizinmiş diye, çöp muamelesi yapmışlar o poşete. iyide onlar çalışan ilk ampüller diye bıraktım evde dedim. Tabi anlamıyorlar. Neden anlamıyorlar çünkü birisi ampülü değiştirdiyse ampülünü alıp götürmeli diyorlar, hem eski hem taktığı ampülü niye bize bıraksın bunlar çöptür diye akıllarına geliyor. Öyle alıştırılmışlar, öyle görmüşler ve öyle yaşıyorlar. bunun normal bir şey olduğunu sanıyorlar.

coyote

rene
Resmen izlerken hırs yaptığımı hatırlıyorum. Bu kırılmayan ve sonu hiç değişmeyen döngü tekniği Coyote de var bugs bunny de var tom ve Jerry de var. O zamanlar bunu nasıl farketmemişim, çocukluk bu oluyor herhalde işte. Aynı döngüyü farklı senaryolarla çocukları izletip uyutmuşlar onca yıl. tıpkı şey gibi düşünün, çalışan çamaşır makinesinin cam kapağından dönen çamaşırları izlemenin verdiği oyalanma ve tatmin duygusu gibi.
5 /