bitmek tükenmek bilmeyen soba edebiyatı

avni
evveliyatı fi tarihine dayanan sobalı evde büyüyen çocuk bu edebiyatın öncülerinden. lakin benim anlayamadığım velet sayılabileceklerin bu edebiyattan nemalanmaya çalışmaları. sene olmuş 2017 adam yol yapmış, köprü yapmış, alamanların, fransızların kıskandığı japonların gıpta ettiği, müreffeh türkiye yaratmış hala daha fakir edebiyatı yapmak çok ayıp. sanki fakirsiniz. olmuyor yani.
rübab-ı şikeste
Geçmişe duyulan özlem ile alakalıdır. Soba evlerde mutluluk vardı çünkü. Kestane vardı. Birlik vardı. Herkes o odada otururdu sohbet ederdi. Çay demlenir portakal kabuğu atılırdı sobanın üstüne...
indim derelerine
Bu edebiyatın başkahramanı olan " soba " esasen bu edebiyatı yapan hiç kimsenin ( şahsen benim hiç ) silkinde değildir.
Bilakis o odunu , kömürü taşımak , pisliğini çekmek tam anlamıyla eziyetti.odayı ısıtana kadar da götümüz donardı. Bitti de kurtulduk.
Sobalı evde , sobanın bulunduğu odadan başka heryer buz gibi olduğundan herkes sike sike onun dibinde toplanırdı. muhabbet sohbet gırla giderdi. Evin çocuğu da sokaktan zorla toplanırdı. Tek Güzel yanı da mecburen de olsa aileyi birarada tutmasıydı.
Teknoloji de ( tek kanal trt 1 yayınını teknoloji saymazsak ) sıfır olduğundan , oyunlarını sokakta sapına kadar oynayan çocukluğunu doya doya yaşayan adamdır bunlar.
Ama şimdi sobanın da hakkını yemeyeyim , ekmekle , kestaneyi koydun mu güzel kızartırdı.