çocukluğumu özledim sözlük. şimdilerde yolda gördüğümde sadece selamlaştığım insanlarla bir zamanlar şirinler gibi gezerdik. elma ağacı vardı bir tane. 2 tane değil lan bir tane. cidden bak. kafam fena gözünün yağına yumurta kırayım iyi oku. 3 arkadaş bahçeyi çevreleyen demirlere çıkar, oradan da ağaca ulaşarak elma koparmaya çalışırdık. ramazan aylarında camilerde insanların kafasına tesbih atardık, güreşirdik, namaza gidiyormuş gibi yapan ama caminin önünde takılan yaşıt kızlarla laf dalaşına girerdik çok eğlenirdik. ve ufakken ben şımarık bir velettim. mahallenin bakkalında tüm çocuklara dondurma alırdım yaz akşamlarında. ve saklambaç, kovalamaç felan oynardık. sonra işte hayalleri oluyor insanın. ama yine de çocuktuk işte inandık hep. hala de öyle belki.
inandık, belki de bir zamanların hippileri gibi huzur içinde çocukluğumuzu ve gençliğimizi yaşayarak hayallerimize ulaşabileceğimizi düşündük belki de. ama hedefler çok uzaktı. elbette bununla beraber yaş da ilerliyordu. ama biz hala apartmanların pencerelerine yumurta atıyorduk, saklambaç oynamaya devam, bisikletlerimizin tekerlekleri eriyordu drift yapan abilere özendiğimizden. sonra bir adam çıktı, iş dedi, para dedi, yaşama çabası dedi, büyüdük dedi ve bizi ayırdı çocukluğumuzdan.
sonra bu adam bizim almamız gerektiği söylenen ürünler gösterdi. farklı çabalara girdik. ürünler aldık, hayata karşı; hem hayallerimize hem de bu adamın bize dayattığı bir çok insan için önemli olan şartlara borçlandık zamanla. hayatın güzel gibi görünen ama sonrasında bedeli ağır ödenen şeylerine kandık. git gide hayallerimizden hatta hedeflerimizden uzaklaşıyorduk. güzel geliyordu ama sonrasında bedeli çok ağır oluyordu. en önemlisi de geri dönüşü olmayan "zaman"dı. işte onun bedeli ömür boyunca ödenemeyecekti. çocukluğumuz bitmişti, gençliğimiz de kalmayacak yakında, zamanın geri dönüşü yoktu işte. ama bu adam daha fazlasını istiyordu. daha fazla. daha fazla. daha fazla. iliğimizi kurutana kadar!
hayallerimiz ölmemişti.. yatalak olmuştu adeta.
sonra durduk öyle. durdum. baktım geçmişe. ne de güzel günler geçirmişim. ama hayatın lanet şartları; aşkı, parası, dostluğu, arkadaşlığı bizi bitirmişti. hepsi de bu adam yüzünden olmuştu. ulan harbiden kimdi bu şerefsiz ki bizimle bu kadar uğraşmıştı?
sonra öğrendik ki bu adamın kimlik ismi kapitalizm. bu adamın ismi çok ağır gelmişti yıllar önce umutla hayata tutunan o küçük bedenlerimize, omuzlarımıza.
şimdilerde sıradanız işte. içimizde hala, köz olsa da umutlarımızla.
bitiyor işte çocukluk. sonra da hayatın gerçekleri diye kandırıyorlar böyle adamı. yersen.