dağdaki çoban ile benim oyum bir değil

kozmos
haklı söylem.

bir çoban, karısına, çocuklarına yani ailesine ve kendi sağlığına, karnının tokluğuna bakar, ötesinde gözü de yoktur, aklı da ermez.

söz gelimi bir cumhurbaşkanının herhangi bir konuşmasındaki bir ayrıntının yol açabileceği felaketleri, gidebileceği noktaları inceleyip üzerine kafa yormaz. cüzdanındaki paraya bakar. bu onun satılmış veya değersiz olduğunun göstergesi değil, aradaki farkın ispatı ve önemidir sadece. o farkın idrakında olmanın toplumlara faydası ise su götürmez. bilinçli çoban olamaz mı peki?
çobanları da koyun eden o çobanlara kalmış bir şey bu.
kozmos
diploma sahibi olmadan da sosyolog olunabileceğinin kanlı canlı kanıtı aysun kayacı vecizesidir.

özellikle bir metafor olarak çoban kelimesi, kalıp yerine kullanılmıştır. sosyokültürel seviyesi birikim ve donanım sahibi bir insana göre daha az miktarda olan bir insan modeli (hayali bir cahil düşünün manasında) ele alınarak söylenilmiş bir cümledir. söz gelimi ''kars'ta eşeklere uygulanan vahşet'' konusu gündem bu ara. bu vahşetin baş rolünde eziyet eden kişiler bir veya birkaç çobandan oluşuyor. ancak bu başlığa konu olan cümle bir meslek grubu olarak çobanları işaret etmiyor.

yani bu başlığa konu olan cümledeki ''dağdaki çoban'' kalıbı bir kişi olarak, yani meslek olarak ifade edilmemiştir, ''cehalet'' düzeyi bağlamında 'aşağıda' ya da 'sorgulamayan' veya 'nitelik üretmeyen' insan veya insanlar işaret edilmiştir bu kalıpla.

yine bu bağlamda, örneğin meslek olarak çobanlığı seçmiş olan ''kars'taki eşeklere uygulanan vahşet'' in başrolündeki insanlarla, söz gelimi nitelik üreten ve sorgulayan bir sosyolog, söz gelimi bilinç sahibi bir vatandaş veya bireysel farkındalığa sahip öğrenme merakı ile dolu bir üniversite öğrencisi nasıl bir olabilir? nasıl eşit olabilir?

kim, hangi partizan, hangi miyadı dolmuş öğreti sapkını kimseler bu denli basit bir denkleme karşı çıkabilir, hangi mantık barındırdığını ifade eden fikir tersini söyletebilir?

elbette (farkında olunmadan yapılsa da) hayali olarak kıyası yapılan bu iki ayrı kişinin eşit olduğu birçok taban vardır. o tabanda buluşabilir bu iki ayrı kişi. ancak bir ülkenin geleceğini tayin etme konusunda bu iki ayrı insan eşit olmaktan çok uzaktır.

yine bu bağlamda; kısaca evet,
dağdaki çoban ile benim oyum bir değil!
*
demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. halk övülmeyi sever. onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.
demokrasi, bir eğitim işidir. eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. devam edilirse demagoglar türer. demagoglardan da diktatörler çıkar.
(bkz:platon)
siz hepiniz ben tek
Demokrasinin felsefesine aykırı bir bakış açısı.
Her alanda demokrasiden bahseden insanların kullanmaması gereken söz.

Demokrasinin tanımı; siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi.

Bir insanın zengin olması fakire göre daha isabetli bir tercih yapacağı anlamını taşımaz. Bir insanın tahsilli olması, tahsilsiz insandan daha iyi tercih yapacağının garantisi olamaz. Bu liste uzar gider.
Demokrasilerde her vatandaş kendi aklı ve özgür iradesi ile gider oyunu kullanır.
Türkiye'de kitlelerin demokratik tercihleri, her zaman kendini en akıllı, en üstün ve en vasıflı olduğunu zanneden kişilerin tercihlerinden daha isabetlidir.