erken kaybedenler

zeitgeist
emrah serbes'in erkek çocuk hikayelerine yer verdiği, gülmekten karnınıza sancıların girmesine sebep olacağı gibi uzak çok uzakta bir yerlere dalıp gitmenize de yol açacak öykü kitabı.

çocukluk zamanlarını eski bir sevgiliye benzettiğimizde, unutmaya başladığımız o anların kekremsi tadını şu kısım çok güzel özetliyor;

unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete. yani birini er geç unutmaya mahkum olduğunu bilmenin kasvetinden bahsediyorum. birini yavaş yavaş unuttuğunun bilincine vardığın anların sıkıntısından bahsediyorum. o kişinin parça parça silinip alakasız hatıraların arasına karışmasından bahsediyorum. belki de neden bahsettiğimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder.

(denizin çağrısı sf 78)
bir istanbul trajedisi
emrah serbes'in çeşitli ergen hikayelerinden oluşan kitabı. erkek denilen mahlukatın her dönem tehlikeli olduğunu anlatmak istemiş sanki bize. hele ki ergenlik, aman allah'ım!

kitap kısa kısa hikayelerden oluşuyormuş meğersem bunu sanırım 4. ya da 5. kısma geldiğimde anladım. o ana kadar karakterlerin yollarının kesişmesini bekliyordum. boşa umutlanmışım. kitapta not edilebilecek, orda burda paylaşılabilecek bir çok söz ver. beni en çok güldüren söz ise;
'anneannemin en önemli özelliği ölmemesi' cümlesi olmuştur.

tabi bir de şöyle bir şey var;

bir derviş ya da manyakoğlumanyağın teki değilseniz olayları küçültmeden ya da büyütmeden, oldukları gibi kabul ederek yaşayamazsınız.