ölüme karşı hep tutku dolu bir ilgisi olan yazar.
dünyanın neresinde bir ayaklanma, iç savaş veya savaş çıksa bilin ki hemingway oradaydı. ölümden beslenerek yaşıyordu, yazıyordu sanki. en yakın dostları dahi böyle söylüyordu. avcılığa düşkündü. kampa ve doğaya da. avlanmaktan, avladığı şeyleri müthiş yemeklere dönüştürmekten ve tarifi kendisine ait bu yemeklerle dolu sofraları dostlarıyla paylaşmaktan büyük keyif alırdı. silahları, kadınları ve içkiyi severdi. bu anlamda tipik bir amerikalıydı aslında. av tüfeğiyle vurduğu son şey ise kendisiydi.
dünyanın neresinde bir ayaklanma, iç savaş veya savaş çıksa bilin ki hemingway oradaydı. ölümden beslenerek yaşıyordu, yazıyordu sanki. en yakın dostları dahi böyle söylüyordu. avcılığa düşkündü. kampa ve doğaya da. avlanmaktan, avladığı şeyleri müthiş yemeklere dönüştürmekten ve tarifi kendisine ait bu yemeklerle dolu sofraları dostlarıyla paylaşmaktan büyük keyif alırdı. silahları, kadınları ve içkiyi severdi. bu anlamda tipik bir amerikalıydı aslında. av tüfeğiyle vurduğu son şey ise kendisiydi.