felsefe

ontolojik sancilarimin merhemi
doğaüstü öğrenme biçimidir. burada doğadan kasıt tanrısal kavrayıştır. bilgiyi ya da gerçeği hiçbir aracı gerektirmeksizin böylesine bir doğrudan alıp kavratan tanrıdır. sezginin metafizik serüveni platonla başlar. idealar böylesine tinsel bir kavrayışla kavranırlar.. bu serüven plotinostan, hristiyan skolastiğinden, çeşitli batı ve doğu gizemciliklerinden, casunusten descartestan, pascaldan, spinozadan kanttan ve alman idealistlerinden geçerek bergsona kadar uzanır..
atlantis
sorgulama eylemidir. olaylara ve şey'lere karşı sorgulayıcı ve eleştirel yaklaşır. bir dönem bilimin alt konusu olarak görülse de artık bilimin alanında olmamakla beraber bilimsel araştırmaları tetikleyici konumdadır.
mars yolcusu
Yunanca; "seviyorum", "peşi sıra koşuyorum", "arıyorum" anlamına gelen "phileo" ile "bilgi", "bilgelik" anlamına gelen "Sophia" sözcüklerinin birleşiminden oluşan, felsefenin sözcük anlamı: "bilgelik sevgisi" ya da "bilgi sevgisi"dir.
turuncu gemi
türkiye halkı olarak yaşamımızın hiç bir alanına sokmadığımız bilimdir. şimdi felsefeye bilim dediğim için linç yiyeceğimi biliyorum. fakat konuştuğumu bilerek söylüyorum.
sanırım ingilizce'den, matematik dersine kadar her alanda dünyanın en berbat lise müfredatına sahibiz. ve bu müfredattan bile genel sınavlarda sıfır çeken mallasştırılmış 300 bin genç var elimizde. ve her geçen yıl sayıları artmakta bu gençlerin. gençlere 2 satır bile fazla öğretmek için yaşamından ödün veren öğretmenlerimizi tenzih ederek söylüyorum ki, bu gençleri yetiştiren sığır ski gibi nice eğitimciye sahibiz. dediklerim hakkında hiç bir fikri olmayan da bir hükümete sahibiz. bakanlık ancak taşeron firmalara dahiyane ihaleler yaratmak peşinde koşuyor. asgari ücretin altında bir kölelik sistemiyle öğretmen çalıştırıyor. öğretmeninin asgari ücretle çalıştığını bilen genç neden yıllarca fakültelerde ömür çürütsün ki? torbacılık yapsa hayatı daha az riskli olur. limon satsa daha çok itibar görür daha fazla kazanır.

bizim lise felsefe müfredatı laf olsun müfredatıdır. bir kaç ilk çağ filozofu, en yüzeyselinden rönesans falan filan. haftada bir saat okulda okutuluyor mu? okutuluyor işte.
oysa yaşam içinde somut soyut her şeyin bir diyalektik bütünlük ve karmaşanın içinde olduğunu insanlarımıza öğretmek çok mu zor? aile hayatından, iş ve eğitim hayatına kadar her şeyi yönetmenin müspet ve menfii yolları diyalektik baz alınarak anlatılamaz mı?

yukarıda son dönemdeki rezil hallerimizin felsefesini yapmaya çalıştım. aranızdan bazıları ''ne felsefe yapıyor bu herif'' diyebilir diye vurgulamak istedim. allahım ''felsefe yapmak'' başka hangi dilde aşağılama cümlesidir? sanmıyorum başka böyle bir kültür yahut kültürsüzlük olduğunu. ''edebiyat yapma bana şimdi'' diyenleriniz varsa burada bitiriyorum giriyi.