#felsefe

hayatın anlamı

zeitgeist
hakkında kelam edecek kadar yanmadık henüz, lakin edenlerden ikisi oldukça ilgimi çekmiştir;

"kişi bazan (kendi) hayatın(ın) anlamının altında kalır, ezilir. bu noktada suç ne hayatın ne de anlamındır. tümüyle kişinindir. zira kişi kendini kendi yarattığı şeye, hayatın anlamına kurban etmiştir."

abdulgaffar el hayati

"hayat nedir diye sorarsan, bilmiyorum evlat; sormazsan biliyorum..."

haraptarlı nafi

felsefe

ontolojik sancilarimin merhemi
doğaüstü öğrenme biçimidir. burada doğadan kasıt tanrısal kavrayıştır. bilgiyi ya da gerçeği hiçbir aracı gerektirmeksizin böylesine bir doğrudan alıp kavratan tanrıdır. sezginin metafizik serüveni platonla başlar. idealar böylesine tinsel bir kavrayışla kavranırlar.. bu serüven plotinostan, hristiyan skolastiğinden, çeşitli batı ve doğu gizemciliklerinden, casunusten descartestan, pascaldan, spinozadan kanttan ve alman idealistlerinden geçerek bergsona kadar uzanır..

tabula rasa

zeitgeist
insanın kendine yakışanın ne olduğunu öğrendikten sonra giymesine benzer bu. lock için bu bellek kalbi kadar temiz bir beyaz sayfadır aslında, daha sonraki kazanımlarla dolduğunu savunur. bu biraz da sokrates ve descartes'e sen kim köpek çekmektir ve hatta freud'a siktir ordan demektir.

doğduğu an memeye saldıran bir bebek bu kuramın eline de verebilir, hiç alakası da olmayabilir. zaten bebekler bu tür şeylerden hoşlanmaz.