algı yönetiminin doğru yönetildiğinin en iyi örneği. eskilere gitmeyeceğim, yeni olaylardan bahsedeceğim ki herkes daha rahat anlasın.
mesela el kaide'den başlayalım,
el kaide'nin finansörünün abd olduğunu herkes bilir ama 11 eylül saldırılarını
el kaide'nin yaptığına inananlar var,
el kaide militanlarını bizzat
cia ajanlarının eğittiği bilirler ama bu militanların abd'ye düşman olduklarını sanırlar.
usame bin ladin'in bizzat
cia ajanları tarafından korunduğu bilirler ama abd
usame bin laden'i bulamadı masalına inanırlar. sadece gizli servislerin değil, sıradan istihbarat birimlerinin bile
usame bin laden'in yerini bildiği halde, yıllarca usame bin laden'in yerini bulamıyoruz masalına inanırlar.
usame bin laden'i öldürdük derler ama cesedini kimse kabul etmez diye okyanusa attık sözüne inanırlar. 11 eylül saldırılarının olduğu gün hiçbir yahudinin o gün ikiz kulelere gitmediğini bilirler ama israil'in işin içinde olacağına inanmazlar.
abd'nin
saddam hüseyin'i
kuveyt'e girmesi konusunda sıkıştırdığını bilirler ama abd'nin
ırak'a haklı sebeplerle girdiğine inanırlar. yıllarca
iran ile suni bir nükleer bomba krizi var gibi gösterirler ama alttan alta
iran'ın,
rusya ile yakınlaşmasın diye
iran ile pazarlık yaptığına inanmazlar.
ve gelelim
ışid'e, finansörünün büyük devletler olduğunu bilirler, hatta kurucusunun eksi bir
mossad ajanı olduğunu bilirler ama ışid'in islamcı bir terör grubu olduğuna inanırlar.
tarihte ne zaman islam maskeli bir terör grubu oluşmuşsa, bundan en çok islam zarar görmüştür ki amaç da budur zaten. islam'da bir kişiyi öldüren tüm insanlığı öldürmüştür diye bir söz vardır, bunu bilirler ama algıya yenik düştükleri için inanmazlar.
ibn-i sina'nın ''kimse görmek istemeyen kadar kör değildir'' diye bir lafı var, olay tam da bu, islam'a karşı bir ön yargı olunca yapılanlar sağlıklı ele alınamıyor.