epistemofili, bilgiye yönelik aşırı sevgi biçiminde tanımlanır. epistemofobi de haliyle bilgiye yönelik korkudur. rüyalarımızın ne anlama geldiğini bilmek isterken hepimiz birer epistemofilizdir. bizi en çok neyin dehşete düşüneceğini bilmek isterken de öyle. kütüphane yakarken epistemofobik oluruz. bize ilişkimizin açmazlarından bahseden birini susturmaya çalışırken de öyle.
peki, ya kitabın salt bir entelektüel quantum alanı olmaktan ziyade, bir pazar unsuru da olmasına ne demeli? hep yaptığımız gibi, gün sonunda uyurken kendimizi teslim ettiğimiz kapitalizme mi saldıracağız? varsa bile ortada sadece bir kitap satın alma hastalığının olmadığı açık; satın almak önce bir davranış biçimi, sonra bir hastalık. bundan geriye küçük bir soru kalıyor: eğer piyasada birilerinin kitap satın alım gücü bizi tahrik ediyorsa, bu epistemofobik bir olgu mudur, yoksa anal bir ketlenme mi?
p.s. : sahi, neden yukarıda sevgiye aşırı sıfatını eklerken korkuya eklemedim? korku zaten aşırı bir duygu olduğu için mi (yani korktuğumuz tüm durumlarda, aslında ortada korkacak pek az şey olduğu için mi) , yoksa sevgide henüz abartılmamış bir şeyler mi var? yoksa sevgi bir abartma etkinliği mi ve böylece hiç sonu yok mu?